Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

309 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
SPOİLER İÇERMEZ FAKAT İPUCU İÇERİR.
‘’Bu çılgınlık ya da umutsuzluk eylemi, sonsuza kadar koyu bir sır perdesinin gerisinde kalacakmış gibi görünüyor. ‘’ Polonya asıllı İngiliz edebiyatının önemli yazarlarından Joseph Conrad, Casus adlı romanına kendisinin kaleme aldığı bir ön sözle başlıyor. Ön sözde kitabı ara vermeden ve fazla düşünmeden, romanda gelişen olaylar çerçevesinde çevrenin sefilliği ve ahlaki açıdan çirkinliğini ele aldığında eleştirilere hedef olacağını o günden anlasa da yazdığını dile getiriyor. Bu ön sözü kaleme alma sebebinin bir savunma olmadığını, yaptığı şeyin nedenlerini açıklamak ve anlatmak için olduğunu söylüyor. İnsanların duyarlılıklarını hiçe saymak; aynı zamanda okurları derinden sarsıp onları şaşırtmak, sırf çirkinlikleri vurgulamak amacının olmadığını, romanın yazılmasına etken olan öfke, temelindeki acıma ve küçümseme duyguları; romanda çevrenin dış koşullarında yer alan sefalet ve çirkinliklere nesnel yaklaştığının kanıtı olduğunu ifade ediyor. Casus ‘un konusunun ise bir arkadaşı ile sohbet ederken terör eylemlerine yapmış olduğu yorumun sonrasında, anarşik olaylara verilen örnekler arasında Greenwich Gözlemevi ‘nde gerçekleşen eylemin; eylem sonrasında meydana gelen olayların anlatımında kafasında beliren düşüncelerden, sonrasında terör konulu bir kitapta edindiklerinden şekillendiğini dile getiriyor. Conrad öykünün taslağının kafasında belirmesinden sonra romanda yer alan ana kahramanların kişiliklerinden çok çevreninin, ruhsal durumlarından çok insanlıkların ön plana çıkmasını amaçladığını, aynı zamanda ayrıntılar açısından da inandırıcı olmayı hedeflediğini ifade ediyor. ‘’Winnie Verloc ‘un tam bir kargaşaya, yıkım, çılgınlık ve umutsuzluk içinde biten öyküsünü anlatırken (burada belirttiğim biçimde anlatırken) amacım insanların duygularını boş yere sarsarak yaralamak değildi. ‘’ Kitabın ön sözünde yere alan yazarın ifadelerini incelememe taşımamın sebebi; ifadelerinin ne kadar doğruluk payı taşıdığını gösteren kitabında amaçladığı düşünceyi okurda oluşturmayı başarması. Kitabın önemli kahramanlarından Winnie Verloc ‘un başına gelenler ve kitabın sonlarına doğru yaşanan dramdan öte olaylar karşısında yapılan insanlık dışı yaklaşım, tutum ve davranışların yazarın da ifade ettiği gibi çok daha ön planda olması kitabın mükemmel kurgusu yanında insanların içinde bulunduğu dünyada edindikleri pozları ortaya koymakta. Naçizane tavsiyem kitabı okuduktan sonra ön sözü okumanız çünkü romanın fikir ve yazım süreci kafanızda romana dair kurgu oluşturup sizi romanın amaçladığı merak ve duygudan uzaklaştırabilir. Casus, devletin üst kademelerinde yer alan kişilerin maşası olan ajanların, düşman oldukları (dost oldukları var mı? Dediğinizi duyar gibiyim) devletlerin açıklarını kollayan bürokratların bu uğurda zayıf, çaresiz insanların hayatlarının mahvolmasına göz yuman acımasız insanların çevresinde şekillenmiş bir eser. Romanın ana kahramanı olan Adolf Verloc, Baron Stott-Wartenheim ‘in (Britanya Büyükelçisi) casusudur. Aynı zamanda her casus gibi kamufle edilen bir hayata Londra ‘da kırtasiye dükkanı ve evlendikten sonra kurduğu bir düzenle şekil verir. Dışarıdan bakıldığında gayet sıradan bir yaşama sahip olan Verloc bir gün sabahın erken saatlerinde büyükelçiliğe çağrılınca işlerin ters gittiğini anlar. Çeşitli aşağılanmalara maruz kaldığı bu görüşmede birinci katip Vladamir tarafından tehdit edilir. Ve hiçbir şey yapmayıp yıllarca boşa maaş aldığını ifade eden Vladamir, yapılacak eylemin sıradan terör ya da intikam öfkesi taşımaması; kimsenin mantığını çözemediği insanlığa karşı duyulabilecek en yüce saygı ile akılsızlığın gösterebileceği vahşetin bir araya getirileceği bir eylem olmasını istediğini aşağılayıcı cümlelerinin arasına sıkıştırır. (kitabın en ilgi çekici diyologlarındandı. ) Kendisinin ele verileceğinden korkan Verloc, anarşistlerden oluşan çetesini dükkana toplayıp eylem planı tasarlarken, 7 yıl önce evlendiği karısı Winnie Verloc ‘un zeka geriliği olan kardeşi Stevie duydukları karşısında dehşete kapılır. Winnie ‘nin kardeşini korumak için yapmış olduğu evlilik, annesinin Verloc ‘un iyi niyetini harcamamak için dul bakım evine gitmesi yaşanacak olayların maalesef önüne geçemez. Modernist akımın öncülerinden Conrad, bir ajanın hayatından önemli bir kesitini bizlere sunarken; terörün, anarşizmin, bürokrasinin, insanlar arasındaki hiyerarşinin, siyasetin kirli yüzünün aynı zamanda çaresizliğin yol açtığı hataların insanda bulduğu karşılığı da mükemmel tasvirlerle okuyucuya aktarmakta. Kitabın ilk 70 sayfası okuyucu için durağan ve yorucu geçse de sonrasında gelişen olayların tahmin dışı olup merak duygusunu diri tutması, karakterlerin duygu ve davranışlarının hem bu kadar yoğun tasvirlerle anlatılması, hem de olayların kirli yüzüne dair ince mesajlar vermesi eserin klasikler arasında yer almasının nedenlerini bir nebze açıklıyor. Romanın yan karakteri olsa da birçok okuyucu için ilginç bir karakter olan Profesör ‘ün önüne gelene bomba yapıp vermesi (yakalanamıyor çünkü böyle bir adamdan çıkabilecek akılcı bir önleme sahip) ve ona göre halkın yasallığa olan inancını ancak topluca ya da bireylerce tek tek yapılacak şiddet eylemleriyle temelden yıkılacağını savunması kitabın bir diğer ilgi çeken detayıydı. ‘’ Dürüstlük timsali Profesör de yürüyor, ama gözlerini iğrenç insan kalabalıklarından kaçırarak yürüyordu. Onun bir geleceği yoktu. Ama umrunda bile değildi. Büyük bir güçtü o. Felaket ve yıkım sahneleri düşünerek keyifleniyordu. O da yürüyordu; cılızdı, kılıksız ve asık suratlıydı ama sırf çılgınlık ile umutsuzluk silahlarını kullanarak yeni bir dünya düzeni kurmayı tasarlayan korkunç bir adamdı. Kimse ondan yana bakmıyor ve Profesör, kalabalık caddede hiçbir kuşku uyandırmadan, ölümcül, salgın bir hastalık gibi ilerliyordu. ‘’
Casus
CasusJoseph Conrad · İş Bankası Kültür Yayınları · 20091,498 okunma
··
218 görüntüleme
ghost okurunun profil resmi
En sevdiklerimden..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.