Bu kitabı birkaç kelimeyle özetlemek gerekse benim tanımım bu olurdu. Aslında hakkında konuşulacak o kadar çok husus var ki, her biri için sayfalarca yazı yazılabilir. Ancak beni etkileyen salt öge Ahmed Arif’in “acımasız çaresizliği” oldu. Kendi içerisindeki boğucu çıkmazları, içini bir virüs gibi kemiren saplantıları öyle vurucu anlatmış ki