Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Liliyar'dan
Saçların Var mı Senin? youtube.com/watch?v=rsUwajV... Hastane odaları hep küçüktü. İçine beş yatak sığsa da küçüktü, binadaki en büyük oda olsa da küçüktü. Hele duvarlar bir bir üstüne yürüdü mü insanın, karınca yuvasından da küçüktü, ağaç kovuğundan da küçüktü. Bilinçli bir yalnız bırakılışın çıldırtan safhasında, belki de çıldırmaya bile mecali olmadan, hükmünü yitiren zaman mefhumunun tozlu labirentine dalıp gidiyordu. İnsan yapayalnız kaldığında, sabahla akşamı ayıran o karanlık perde sıyrılıyor ; mevsimlerin, günlerin, vakitlerin, saatlerin birbirinden hiçbir farkı kalmıyordu. Defalarca kaçmak istese de bu fikir, bütün yarım bırakılan hayaller gibi, sonsuz bir boşlukta öylece asılı kalıyordu. "Bundan daha zoru var mı acaba?" dedirten derin bir sızı, bütün damarlarına yayılmıştı. Hafifçe doğrulup telefonuna uzandı. Eline alır almaz da büyük bir yorgunlukla tekrar yatağa bıraktı kendini. "Hi Bixby," dedi telefonuna dokunarak, "Can you read a poem for me?" "Evet, bir şiir.. Şöyle apaydınlık, sonsuz büyüklükte bir şiir olsun, binlerce kuşun kanatları süzülsün derinliğinde, dünyanın bütün karanlıklarını bir çırpıda silsin süpürsün. Ben tek kelime etmeden anlatsın her şeyi ve harflerle ifadesi olmayan büyülü bir iklime alıp götürsün beni.. Annemin gözleri olsun içinde, elleri olsun... Ellerim çok üşüyor, yalnız öyle ısınırım ben... Yalnız öyle yenerim yenilmişlikleri, ölümün soğuk nefesini ensemde hissederken, bir tek, yanımda annem olursa korkudan ölmem ben... " Gözyaşlarını tartacak bir terazi yoktu yeryüzünde ya da insana damardan verilecek bir doz ümit keşfedilmemişti henüz. Tam orta yerinden koparılan bir film şeridi gibi başı sonu anlamsızlaşmıştı her şeyin. Gidemediği şehirler geliyordu aklına, yazamadığı şiirler, okuyamadığı kitaplar, avuçlarına alamadığı o minicik eller geliyordu. Dünya insanın ayakları altından kayıp giderken, "Dik dur!" diyorlardı ya, topunu bir kibrit çakıp yakardı mümkün olsa. Yaşanmadan anlaşılmayacak bir yarım kalış, bir yudum alınmadan tadı asla tahmin edilemeyecek ateşten bir çırpınış, sol yanında cayır cayır yanıyordu. Oysa susuyordu sadece. Dilsiz bir haykırışın bütün renklerinde susuyordu. Her gün milyonlarca kez zihninden gelip geçen ve her seferinde geçtiği yerleri darmadağın eden bu fikirlerden kurtulmayı öyle çok istiyordu ki.. Alışkanlıktan elini kafasına götürüp saçlarına dokunmaya çalıştığı an, gerçek, bir kere daha boğazına düğümlendi. "Hi Bixby," dedi telefonuna dokunup. "Saçların var mı senin? Benim artık yok..." Hastane odaları küçüktü ve karanlık.. Binlerce penceresi olsa da karanlık, milyonlarca lambayla aydınlatılsa da karanlık. Yorulmak, onun için halsiz kalmak değildi ; ümitsiz kalmaktı. Derin, simsiyah bir kuyuda son hızla dibi boyladığını hissediyordu. Pencereye konan kuşları izledi bir süre. Damarlarına damla damla zerk olan serumun akışını izledi, yattığı yatağın ayak ucunu, duvarda asılı duran televizyonu, refakatçiler için hazırlanmış geniş, kahverengi koltuğu, her gün biraz daha incelen parmaklarını izledi. Tatlı bir uyku tüm bedenini yavaştan yavaştan sararken, içindeki sızının hala yerinde olduğunu hissetti uyumadan önce. .......... Çığlık çığlığa ilerliyordu tren, rayların üzerinde. Dışarıda peri suretinde bir bahar, her yer olabildince yeşil, ağaçlar bembeyaz çiçeğe durmuş.. Öyle değişik bir koku vardı ki etrafta, her soluk alıp verişte, insanın ciğerleri baştan aşağı yıkanmışçasına ferahlıyordu. Sözsüz, notasız bir şarkı kopup geliyordu içinden. Kompartımanın penceresini biraz aralayıp kafasını dışarıya uzattı. Birden saçları savrulmaya başladı rüzgarda. Savruldukça uzadı, uzadıkça koca bir şehir aydınlandı. ................ Hastane odaları soğuktu. Güneşi getirip içine koysan da soğuktu. Yüreğin alev alev yansa da soğuktu. Gözlerini yavaşça açtı. Her şey aynıydı yine.. Uyumadan önce bıraktığı gibi. Ne tren vardı ortalıkta.. Ne bahar.. Ne de savrulan saçları...
Liliyar
Liliyar
·
5 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
İbrahim okurunun profil resmi
O yalnızlığı yaşatmışsınız resmen :) üslupunuz istiareleri ve tasvirleri daha hoş kılmış , emeğinize sağlık .
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.