Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

235 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Max Scheler'in bu eserinin henüz ilk kısmını okurken bile ufkumun oldukça genişlediğini hissetmiştim. Kısaca kitabın benim için neden başyapıt seviyesine çıkacak kadar değerli olduğunu anlatayım. Kitap, Friedrich Nietzsche'nin üstüne basarak dile getirdiği "ressentiment" kavramı üzerine detaylı bir inceleme diyebiliriz. Eserin başından sonuna kadar bu kavramın derinlemesine bir analizi söz konusu. Nedir peki bu Ressentiment? Nietzsche'nin kullandığı bu kelimeyi dilimize "hınç" olarak çevirebiliriz. Ama Nietzsche bile bu kelimeyi Fransızca olarak kullanmış, Almanca karşılığına denk gelen "groll" kelimesini tercih etmemiştir. "Her şeyi bağışlayabilirim ama seni -seni sen yapan şeyi, sende olanın bende olmamasını- aslında sen olmamamı asla." "Ressentiment genelde insan doğasının normal bir bileşeni olan belli duygu durumları ve etkilenimlerin sistematik olarak bastırılması sonucu ortaya çıkan, süreğen bir zihinsel durumdur." "Öncellikle Ressentiment başka birine karşı özel bir duygusal tepkinin tekrar tekrar yaşanmasıdır. Bu duygunun sürekli yaşanması onu kişiliğin derinliklerine yerleştirmiş ama aynı zamanda kişinin eylem ve ifade alanının dışına çıkarmıştır. Bu yalnızca belli bir duygulanımın ya da ona "karşılık gelen" olayların zihinsel olarak hatırlanması değildir; bu bizatihi o duygulanımın yeniden canlanmasıdır." Ressentiment İnsanı, zayıflığından ötürü kendine yapılana karşılık veremeyen ya da başkaları tarafından yapılan kendisi için önem arz eden şeylere ulaşamayan insanların yaşadıkları hastalıklı bir duygu durumudur. Ressentiment iktidarsızlıkla ve zayıflıkla beslenir. Örneğin Max Scheler'e göre, kadınların Ressentiment potansiyeli çok yüksektir. Çünkü yüzyıllardır fiziksel olarak ve toplumsal alanda erkeğin gerisinde kalmaya zorlanmışlardır. Bu zayıflık hissi ile buna karşı koyamamama durumu Ressentimentın yeşermesi için muhteşem bir alan yarattığından ötürü bu durum kadınların daha kindar bir cinsiyet olmalarının önünü açmıştır. Dikkat edilirse "cadı" dişil bir figürdür, eril bir karşılığı söz konusu değildir. Örnekleri çoğaltabiliriz ama profil hiç değişmeyecektir. ( Bazı cümlelerim kadının erkekten daha kötücül bir tarafının olduğu vurgusu barındırıyormuş gibi gözüküyor o yüzden düzenlemek istedim mesajı. Aslında vurgulamak istediğim fiziksel güç ekseninde eşitlenememenin yarattığı duygusal birikmenin bir katharsisle çözümlenmemesi sonucu, kadınların daha kindar olmaya meyilli olduklarını söylemek istemiştim. Bu kadınların daha kötücül bir tarafı olduğu anlamı taşımıyor. Umarım kendimi doğru ifade edebilmişimdir. ) Max Scheler kitabın ilk bölümünde Ressentiment kavramı üzerine detaylı bir inceleme sunar bizlere. Kitabın ikinci önemli kısmında ise Nietzsche'nin, Hristiyanlıktaki sevgi ve ahlak anlayışını bir Ressentiment çiçeği olarak görmesini eleştirir ve Nietzsche'nin bu konudaki yanılgısını ortaya çıkarmaya çalışır. Bence oldukça sağlam bir savunmada yapmıştır bu bölümde. Kitabın geri kalanında da modern hümaniter sevgi anlayışının ve modern ahlaktaki değer kaymalarının bir portresini çizer. Kitap özellikle son kısımlara doğru önemli sosyolojik analizlerle doludur. Bu eserin fazla bilinmiyor oluşunun çok büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Dücane Cündioğlu bir konuşma sırasında tavsiye etmişti bu kitabı. Kendisine büyük bir saygım ve sevgim olduğu için hiç düşünmeden aldım. Şimdi iyi ki bu tavsiyeyi dikkate almışım diyorum. Tekrar tekrar okunabilecek zenginliğe sahip bir eser.
Hınç
HınçMax Scheler · Alfa Yayınları · 201563 okunma
·
202 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.