Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

69 syf.
·
Puan vermedi
... Sabah horozun sesiyle gözünü açtı kadın. "seninki acıktı galiba" diye söylendi cibinliğin içinden. Albay cevap vermeden kalktı hamaktan. Ocağın ayağında bağlı olan horoza kalan son mısırları da verdi. Kadın "son mısırı horoz yedi,biz yine açlıktan öleceğimiz günü bekleyelim..." diye söylenmeye devam etti. Albay hala cevap vermiyordu. Üzerini giyindi hiç hoşnut olmadan. Rugan ayakkabılarını da giyip çıktı evden. Limana vardığında doktorun oturmuş olduğunu gördü. Yanına gitti ve her cuma yaptığı gibi doktorla konuşurken posta şefini gözlüyordu. Geldiğini görünce gözünü ayırmadan takip etti,kaybetmek istemiyordu. Az sonra posta şefi geldi. Doktorun eline bir tomar mektup ve gazete verdi. Doktor her zamanki alışkanlığı ile albaya gazeteleri uzattı. Posta şefi:"Albaya da mektup var!" dedi. Albay ve doktor kulaklarına inanamadılar ve birbirlerine bakakaldılar. Albay şaşkınlığını üzerinden biraz olsun attıktan sonra uzandı mektuba. Heyecanla evin yolunu tuttu. Eve giderken sürekli, mektubu ilk gördüğü an karısının vereceği tepkiyi düşündü. Sonunda eve vardı. Yol hiç bu kadar uzun gelmemişti ona. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Horoz hala ocağın ayağında bağlı idi. Ona sevgi dolu bir bakış attı ve karısına seslendi. Karısı cevap vermedi. "Bu saate kadar hala yatıyor olamazsın değil mi?" dedi. "Sana harika bir sürprizim var, ama söylesem inanmazsın, görmen lazım!" dedi. Fakat karısı cibinlikten çıkmamakta kararlıydı. "Hadi ama çok sevineceksin. Hala kızgın mısın?" dedi. Albay mektup elinde gidip cibinliği açtı ve hafif yüzüstü yatan karısına dokundu. Kadın uyanmadı. Albay bir an kendini kötü hissetti. Kadını omzundan tutup çevirdi ve kadın sırtüstü döndü. Gözleri kocaman açıktı. Ölmüştü! Sanki nefes almakta zorlanmıştı, alamamıştı ve gözleri kocaman olmuştu ciğerlerinin yerine...Astım denen bu hastalık karısını almıştı albayın. Doktorun tesellileri boşa çıkmıştı. Albay 15 yılın sonunda elinde mektupla kalakaldı cibinliğin önünde. "Keşke gelmeseydin!" dedi mektuba bakarak... Marquez!!! Sana sitemimdir bu inceleme. Bana göre bu hikaye böyle bitti. "Elinin körü" diye değil. Marquez farkı...Her kitabında kendini belli ediyor. Marquez bu kitabının en iyi eseri olduğunu söylüyor. Bense kitapları arasında ayrım yapamıyorum. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Nobel ödülünü kesinlikle hak eden bir yazar. Okuduğum ilk kitabı Yüzyıllık Yalnızlık idi. Oradaki bazı karakterleri bu kitabında da anmıştır. Albayın adı "albay" karısının adı "kadın" dır. Başkahramanlarına isim vermeyerek daha çok hissettikleri duyguları ön plana çıkardığını düşünüyorum. Artık biraz da kitaptan bahsetmek istiyorum. Albay,kitabın başkahramanı. Emekli bir albay. Kendini orduya adamıştır zamanında ancak 15 yıldır hala alamadığı bir emekli maaşı vardır. Siyasi sebepler,sansürler,sokağa çıkma yasakları vs kitapta işlenen konular arasında. 15 yıldır alamadığı emekli maaşı aynı zamanda 15 yıldır beklediği bir mektup demek...Mektubun geleceğine hiç inanmayan bir kadın...İkisinin de yüreği yaralı...Bir oğul kaybettikleri için. Oğullarından hatıra kalan bir horoz. Kitabı okurken sürekli,hangisine acıyacağımı şaşırdım. Kitap aslında biraz donuk ve yavaş ilerleyen aynı zamanda çileli bir hayatı yansıtıyor. Ama derinlerine bakıldığında umut konusunu güzel bir şekilde işlediğini görmek mümkün. Albayın bitmek bilmeyen umudu ve sabrı karısının "Bir mektubu 15 yıl bekleyebilmek için insanda öküz sabrı olmalı, sen de olduğu gibi." sözleri ile; kendisinin de "Umut karın doyurmaz ama ayakta tutar." sözleri ile net bir şekilde anlatılmış. Posta şefinin irrite eden o cümlesi "Albaya mektup yok!" umutları törpülemiyor. Albay bu cümleye rağmen kesinlikle geleceğine inanıyor. Ama umut düşmanı posta şefi bu kez de"kesinlikle gelen tek şey ölümdür albay" diyor. Tıpkı benim bitirdiğim hikaye gibi... Ne olursa olsun umut insanı gerçekten de ayakta tutuyor. Marquez'in diğer kitapları gibi bu kitabını da herkese tavsiye ediyor ve keyifli okumalar diliyorum :)
Albaya Mektup Yok
Albaya Mektup YokGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,4bin okunma
··
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.