Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
İyilik ve kötülüğün mücadelesiyle alakalı bir hikâye vardır ve şöyledir o hikâye: << Kızılderili Reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı, iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli görünürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. "Onlar," dedi, "benim için iki simgedir evlat." "Neyin simgesi?" diye sordu çocuk. "İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onlari." Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi: "Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?" Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa: "Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem! >>. Şimdi bu hikayeyi aklınızda bulundurarak incelemenin devamını okuyun lütfen. Bu kitabı Otomatik Portakal kitabından hemen sonra okudum ve aralarındaki benzerliğe biraz değinmek istiyorum. Otomatik portakal kitabında ana karakterin içindeki kötülük bastırıldıktan sonra sadece iyiliğin kalması çerçevesinde gelişiyordu olaylar. Bu kitapta da iyiliğin ve kötülüğün ayrı bedenlere sahip olması ve kötülüğün daha fazla beslenmesi sonucunda gelişen olaylar yer alıyor. Şimdi kitapların birinde içimizdeki iyilik, diğerinde de içimizdeki kötülük ön plana çıkarılıyor. Ancak iki kitabın da mutlu sonla değil de çok çarpıcı ve gerçekleri göz önüne seren bir sonla bittiğini söylemeliyim. Peki bu gerçekler neler? İnsanın içinde her zaman ortaya çıkmayı bekleyen, pusuya yatmış bir kötü taraf var her iki kitaba göre. Aynı zamanda bahsettiğim hikayeye göre de. Peki bunu tamamen yok mu etmeliyiz yoksa arada sırada ortaya çıkmasına izin mi vermeliyiz? Bana göre şöyle ki, insanın içindeki kötülüğü yok etmeye çalışmak olanaksız. E tamamen ortaya çıkmasına da izin verilmemeli tabi ki. Geriye tek bir şey kalıyor; her daim iyiliği seçmeye yöneltmek, yönelmeyi öğretmek. Kitapta geçenler biraz Freud'un süperego-id çatışmasına benzetilebilir. Burada iyiliği süperego ile, kötülüğü ise id ile bağdaştırabiliriz. Tamamen ilkel isteklerimize göre davranmak ya da tamamen vicdana ve etik yasaklamalara göre davranmak yanlış olur. Ki bu yüzden arabulucumuz ego var. Bu id-ego-süperego dengelenmesi her ne kadar bilinçdışında gerçekleşse de bunun bilinç düzeyinde gerçekleşen bir yansıması da var. Kötülüğü (id) geri plana itip iyiliği (süperego) ön planda tutmak, yine bahsettiğim gibi iyiliği seçmeye yöneltmek veya yönelmeyi öğretmekle mümkün. Kitaba geri dönecek olursam ben İş Bankası Kültür Yayınlarının 4. baskısını okudum. Kitabın çevirmeni Celâl Üster idi. Çevirmenin yazdığı ön söz, şu ana kadar gördüğüm en bilgilendirici ön sözlerden biriydi. Ön sözde yazarın önceki kitabı olan Define Adası'na, Oblomov ve Don Kişot gibi kitaplarda geçen karakterlerin edebiyat dünyasına kazandırdıklarına değiniyor. "Oblomovluk", "Donkişotluk" ya da "Jekyll ve Hyde" gibi kavramların dilimize nasıl yerleştiğinden de bahsediyor. En önemlisi de kitabın sonuna koyduğu Çevirmenin Notu bölümüydü benim için. Yazar, kitabın bazı kısımlarında içinde bulunduğu kültüre özgü kalıplara yer vermiş. Ben de çoğuna okurken anlam veremiyorum aşına olmadığım için ve bu da beni o anlık kitaptan koparıyor. Ama Celal Üster o kültüre özgü olan kalıpları ve söz dizilerini bu notlarında açıklayarak yazarın ne demek istediğini daha iyi anlamamı sağladı. Kitap kısa olmasına rağmen sizi içine çeken çok garip bir havası var. Kitabın tam 123 kez sinemaya uyarlandığını da şuraya bırakayım :) Özellikle bu çevirmenden okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar diliyorum.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Dr. Jekyll ile Bay HydeRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 201520bin okunma
··
4 görüntüleme
Selda okurunun profil resmi
Bahsettiğim sinema uyarlamalarından biri şöyle başlar: In each of us, two natures are at war; the good and the evil. All our lives the fight goes on between them, and one of them must conquer. But in our own hands lies the power to choose; what we want most, we are. Her birimizde, iki yapı savaşıyor; iyilik ve kötülük. Tüm hayatımız ikisinin arasında savaşla geçer ve onlardan biri kazanmak zorundadır. Ama kendi ellerimizde seçme gücü yatıyor. en çok istediğimiz şey, biziz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.