Defaatle dönüp okunası, not alınası yazınız için minnettarım.Başta şahsım olmak üzere istifade edilecek çok mühim tespitler içeriyor. Evet açız, anlamaya, içine girmeye, orada, o mekânda ve zamanda nefes almaya... Kimimiz eşiğinde durup, eli tokmakta bekliyor hâlâ, kimimiz koşturuyor trabzanlarda, kimimizse ikramlar hazırlıyor, misafirler, dost meclisleri, şerh haneler tesis ediyor, sizin gibi...
Benim için okumak, kitabı alıp cümlelere göz sürmekle ilgili değil, hep devam eden bir ikinci yaşam, paralel evren :) Şöyle ki, en çok yürürken okurum meselâ, domateslerimi biberlerimi çapalarken, bir dostla hayatı çıkarıp yanımıza koyduğumuz sohbetlerde... Yanlış anlaşılmasın onlarda şahit olarak, okuduğum şeylerden söz etmiyorum, okuduğum kitapların içinde yaşamaktan dem vuruyorum. Meselâ ilmi kitaplar okunup bitirilemiyor, zira her an yeniden yeniden yazılıyorlar... Romanlar, ekseriyetle aralara serpiştirdiğim göze ve gönle hoşluk veren çiçekler, baharat ve tarçın kokuları gibi... Bazı ağır kitaplar aylarca hırpalar beni...Oğlumun kitaplarıysa listemin başında yer alıyor :)) Meğer masal kitapları bilgelik otağıymış, birçok şeyi birlikte öğrendik onunla, bilim çocuk dergileri... :))
Eğer lisede ki edebiyat öğretmenimizi unutamadıysak, şanslılardanız. Zira bize o tılsımlı tahlilleri, paragraf çözümlemelerini ve haftalık okuma çetelelerini sabırla dayatmış ve bizde farkına varmadan bir 'kitapsız yapamama' düsturu geliştirmiştir... Emekleri nur olsun.
Ve şiir. Sevgili Kübra, şiir tehlikeli bir umman, akıntısı çok...Bir anda haftalarca üzerinde düşünülebilecek bir dizeyi paldır küldür okuyup, canına okuyoruz. Sabırsızız, çoğu kez bir şiirin bize kazandıracağı sonsuz hazzı, kalbi bilgeliği, onlarca kitabın akılda öğüttüğümüz dizeleriyle zihin çöplüğüne gönderip, yenisine başlıyoruz...
Hasılı kelâm, ne iyi ettiniz, yüreğiniz ve emeğiniz varolsun.Söylemeden edemeyeceğim, bu makaleyi yazmak için sağlam okur olmak lâzım, helâl olsun...
Bahadır Yenişehirlioğlu'da hep başkadır, harikulâdeydi...
Eyvallah...
Kalbinize hürmetle...