Nilgün Marmara okuyanlara, okumuş olanlara bir kağıt versek ve desek ki, "onu anlatan kelimelerden oluşan bir liste hazırlayın." Sanırım o listenin en sonunda soluk, soğuk, renksiz bir kelime beliriverirdi: İntihar.
Kelimemiz yine Arapça. "Gene mi Arapça?" diyenlerimiz varsa İsmet Özel'in şu sözünü hatırlayalım: "Eğer sadece Türkçe konuşacağım diye tutturursanız, hiçbir şey diyemezsiniz. Çünkü 'hiç' Farsça, 'şey' Arapçadır." Güzel söylemiş, değil mi?
Kelimenin kökü "Nahr", boğazın alt kısmındaki çukur demek. Haliyle de intihar bu kısmın kesilmesiyle gerçekleşiyor. Hatta biraz dikkat ederseniz Kevser suresinin ikinci ayetinin "venhar" şeklinde bittiğini görürsünüz ki alimlerin çoğu bunu kurbanı boğazla, kes anlamına geldiği şeklinde yorumlamışlar.
Ama işte gel zaman git zaman, intihar sadece boğazı keserek olmamış haliyle. Yüksekçe bir binanın tepesinden kendini sokağa bırakanlar da olmuş, tok değil ama ayakta tuttuğu söylenen haplardan tek seferde 5-10 tane yutarak intihar edenler de olmuş, trenin, arabanın önüne atlayan da olmuş. Ama bu tür intiharlar genelde sonu ölümle biten intiharlar. Bir de bir hocamın da bahsettiği gibi, herkes evine çekilip, tepesindeki sönük lambayla yalnız kaldığında, duyguları tarafından boğularak öldürülenler, intihar edenler var. İşin garibi, bunlar ölmüyor, yarın tekrar hiçbir şey olmamış gibi hayatına, sabah 8 akşam 5 çarkında dönmeye kaldığı yerden devam ediyor.
Ha unutmadan, bir de sözde intihar ettirilenler var, "Abdülaziz iki bileğini keserek intihar etti(!)" diyenler var.... Var da var özet olarak. Bir de çok bir şey biliyormuş gibi bunları yazan var.
Kendinize iyi bakın, sağlıcakla :)