Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

247 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Onlarca yıl önce ilk basımı, yayınlanması gerçekleşen bu kitap hala gücünü koruyor ve bence onlarca yıl sonrasında da etkisini hiç kaybetmeyecek. Uzun zamandır merak ettiğim bu kitap tam şu sıralar bitti ve kitaplığımın en üst kısmında yerini aldı bile. Bense ara sıra kitaplarıma bakar, konusunu hatırlar, düşüncelere dalarım. Fahrenheit 451'e bakınca çok daha değişik düşünceler, eleştiriler, olurlar, hayır olamazlar, yok canım o kadar da değiller, hayır tam da o kadarlar başlıyor kafamda didişmeye. Kitap günümüzden 500 yıl sonrasında geçiyor. Öncelikle bunu belirtelim. Ortada çok ters bir mantık var. Saatte 110 kilometre hızla giden kapsüller, kodlamasını sizin yaptığınız ve tamamen sizin emrinizde olan mekanik tazılar, yanmayan evler... Tüm bunlar güzel, 500 yıl sonrasından bahsedince gayet olası görünen şeyler. Fakat olay kurumların ters bir mantıkla çalışmasında. Kitapta da olduğu gibi itfaiyeciler yangınları söndürmek yerine yangın çıkarıyorlar mesela. Yaktıkları tek şey ise: Kitaplar.... "İyi ama neden?" diye defalarca kendi kendime sorup dururken itfaiye şefi Beatty kitabın ortalama 80. sayfalarında falan sonunda bir açıklama yapıyor fakat ben hala kitapların yakılıyor olmasını kabullenemiyorum. "... bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. Yakın gitsin. Silah ateş etmesin. Adamın kafasını koparın. İyi okumuş bir adamın hedefi olmayacağını kim bilebilir ki? Ben mi? Ben böylelerini hazmedemem, bir dakika bile...” Önyargısız bir şekilde kitabı ve karakterleri tanımaya çalışırken burayı okuduktan sonra Beatty’i gerçekten sevmemeye başladım. Bir insan nasıl böyle bir düşünce yapısına sahip olabilir ki? Anlam verememekle beraber kitabın günümüzden yüzyıllar sonrasında geçtiğini hatırladıkça “Neden olmasın ki?” diyebildim sadece. Yine de Beatty’den hiçbir zaman hoşlanmayacağım. O aklıma bu alıntıyla kazındı şu an. Bir gıcık olduğum nokta ise şu: İnsanlar açısından bir sıkıntı yok. Herkes sadece kendi mutluluğuna odaklı, ki asla mutlu değiller. Kavramların anlamını unutmuş, kafalarına kazınmış kadarıyla bildiklerini ve mutlu mesut yaşadıklarını sanan robotlara dönüşmüşler. Aradan çıkan tek tük istisnaları da zaten hemen yok ediyorlar. Halk kendi kendini yaratmaya, yaşatmaya çalışırken öldürüyor aslında. İnsanlar hiçbir şeyin farkında değiller. Robotlaşmış, emirlere itaat eden, her şeyin farkında olduğunu, düşünebildiğini, kendi kararlarını kendi verebildiğini sanan fakat sadece söylenilenleri yapan bir robot düşünün. Ne kadar kötü ,acınası... Kitap her aklıma geldiğinde, her gözüme değdiğinde tek düşündüğüm şey şu oluyor: "Gerçekten birkaç yüzyıl sonra insanlık bu hale gelir mi?" Gerçekten öğrenmekten, okumaktan, hayal gücünden bihaber, aciz yaratıklara dönüşür müyüz? Korkunç bir şey. İğrenç. Uzun lafın kısası; oturup saatlerce, günlerce muhabbeti edilebilir, fikir yürütülebilir, üzerinde uzun süre düşünülebilir bir kitap, bir konu. Bilimkurgu, distopya diye kategorilendiriyoruz fakat alttan alttan bir gerçeklik payı da yok değil. Bilimkurguları severim ve bana hiçbir zaman uçuk, imkansız gelmemiştir. Her şeyin gerçek olma ihtimali var. Okursanız size çok şey katacak, kitapların değerini daha da fazlasıyla kavramanızı sağlayacak bir eser. Kesinlikle okumalısınız. Kesinlikle.
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,7bin okunma
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.