Usta yazar, José Saramago'nun bir eserini daha çok severek okumuş bulunmaktayım. Benim 4. Saramago kitabım oldu. Şu ana kadar okuduğum eserlerine dayanarak yazarın kendine has tarzı ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.
- Bu adamın kitaplarında karakter ismi göremezsiniz. Memur, müfettiş, göz doktorunun karısı gibi niteler karakterleri.
- Kitaplarını düz yazı şeklinde yazar. Diyalog halinde göremezsiniz. İlk defa okuyanlar belki zorlanabilir ama alışınca fark etmiyorsunuz bile düz yazı gibi yazıldığını.
- Bir cümlesi bazen paragraf gibi olabilir, cümle bitince cümlenin başını hatırlamıyor olabilirsiniz. Ara ara anlamak için dönüp baştan okuduğum çok olmuştur.
Gelelim kitabımızın konusuna...
Görmek, yazarın "Körlük" kitabının devamı niteliğindedir. Körlük'de, ülkede körlük salgını olmuş ve herkes kör olmuştur. Kör olan herkesin fark ettiği bir şey vardır ki bu körlük siyah değil, süt gibi BEYAZDIR.
Ve yine 4 yıl önce körlük salgını yaşamış olan ülkedeyiz, bu defa boş oy (BEYAZ OY) salgını var. Nasıl mı olur boş oy salgını? Halkın %83 ü seçimlerde boş oy kullanmıştır. Seçimler baskı altında bir kez daha tekrarlanır ve sonuç değişmez. Bunun üzerine hükümet harekete geçer, ohal ilan edilir ve halk sorgulanır, yalan makineleri dahil edilir olaya. Sorgulamalarda "Beyaz" ve "Boş" sözcükleri kullananlara suçlu muamelesi yapılır. Sorgulamalar ve alınan önlemlerde başarılı olamayan hükümet, halkı cezalandırmak için başkenti taşımaya karar verir. Bir başkent düşünün ki polisin, askerin, bakanların ve başbakanın olmadığı. Peki bu halkı yıldırabilir mi, boş oy kullanmaktan vazgeçirebilir mi? Boşçuların (boş oy kullananlar) azmine, direnişine hayran kalmamak mümkün değil!
Hükümet, "Körlük" kitabının karakterlerinden birinden bir mektup alır. 4 yıl önce gizli kalmış bir olay gün yüzüne çıkar. Hükümet bunu fırsata çevirir ve BOŞ OY SALGINI için bir günah keçisi bulur, boş oy salgınıyla alakası olmayan bir insanı suçlu duruma düşürür.
Boş oy kullanmak hangi yasada suçtur? Özgür bir şekilde oy verilmeyecekse neden yapılır seçimler? Hükümetlerin ve siyasilerin akla gelmeyecek gizli ve acımasızca yaptıkları hamlelere bir kez daha şahit oldum bu kitapta. Kendi aralarında yaptıkları planlardan, konuşmalardan okurken iğrendiğimi de belirtmek istiyorum!
Uzun zaman önce okumuş olmama rağmen Körlük kitabıyla ilgili detayları unutmamış olmam beni çok mutlu etti. Bu kesinlikle yazarın akılda kalıcı anlatımından kaynaklanıyor. Bu eserde de bir an olsun sıkılmadım, özellikle son 50 sayfada o kadar heyecanlandım ki!
Harika bir distopya okudum. Mutlaka okuyun bu eseri! Tabii bu eserden önce KÖRLÜK mutlaka okunmalı... Kitabı genel olarak ortaya koyan bir alıntı ile düşüncelerimi sonlandırmak istiyorum.
"Günahkârların bedelini daima doğrular öder."
Keyifli Okumalar...