Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

10/10 puan verdi
·
Beğendi
Türk edebiyatının en iyi psikolojik incelemelerinden biridir çünkü benzeri romanların aksine bu romanda yazar kendi tahlilini yapmıştır. Selim Pusat aslında askeri öğrenciyken okuldan atılan Atsız'dan başkası değildir. Genç bir kıza aşık olma olayı da gerçektir. (Atsız'ın Mektupları/YücelHacaloğlu) Yoksa ''Geri Gelen Mektup'' diye bir şiir hangi kurguda yazılabilir ki? Kitabı daha iyi anlayabilmek için Atsız'ı tanımak bir artıdır. Kitabın yazılışı 1972. Atsız'ın vefatından 3 yıl önce. Bu dönemler Atsız artık bir ''ruh''a dönmüştür. Yaşamaktan sıkılmış, hayattan, çevresindeki insanların fikri ihanetlerinden, politikadan, ideolojiden ve bilhassa hastalığı ve ilerleyen yaşı sebebiyle artık elden ayaktan düşüyor olmasından her şeyden bıkmış bir şekilde ölümü beklemektedir. ''Sona Doğru'' şiirindeki dizeler size bunu biraz açıklayabilir: Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim. Dünya denen mezellete dalsın her isteyen; Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim. Herkes bir özleyişle yaşar... Ben de öylece Altayların ve Tanrıdağın çevresindeyim. Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim. Artık veda zamanına pek fazla kalmadı; Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim. ''Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim.'' dediğim gibi artık çevresine de bunu söyleyen ölme vaktini bekleyen bu sebeple kalemini iyice sertleştiren biri. Attila İlhan'ın lisede edebiyat öğretmenidir Atsız. Attila İlhan, Atsız için ''kalemini hiç satmadı'' der. Aynı dönemde yaşadığı ''sağ'' kalemlere ve arkadaşlarının yaşantılarına bakarak bunu görebiliriz. Sertleşen kalemi çevresine de siyasilere de yönelir. Bu eserde görebileceğiniz gibi dini düşüncelere de. Gençliğinde daha yumuşak yazsa da artık kendine otosansür uygulamadan düşüncelerini yazmaktadır. Romanın içeriği hakkında yazmakla bitmez ama değinmemiz gereken iki şiir var. ''Geri Gelen Mektup'' ve ''Mutlak Seveceksin'' Geri Gelen Mektup yukarıda da dediğim gibi bir gerçektir. Detaya girmeye gerek yok ancak olayların yaşandığı tarihte bu normal bir olay kız, 17-18 yaşında. Kesinlikle daha küçük değil. Mutlak Seveceksin de '' Geri Gelen Mektup''un gölgesinde kalsa da benim çok sevdiğim bir şiirdir. Ayrıca şiirin yazıldığı kişinin soyadı ''Mutlak''tır. Leyla Mutlak, Atsız'ın tüm romanlarında bulunan bir alametifarikadır aslında. Bozkurtlar, Deli Kurt ve Ruh Adam. Atsız'ın üç romanı. Üç romanda da kitabın sonunda kut sahibi kişiler bilinmeyen yerlerde yaşamaya devam eder ancak halk bunun farkında değildir. Lise tarih kitabı açıklamasıyla kut, Tanrı tarafından yönetme erki verilen kişiler. Bu Atsız'ın fikir dünyası ile alakalıdır. Beklediği kurtarıcının hala yaşadığına inanır ve Gök Tanrı'nın Türklere yardım edeceğini bu şekilde yorumluyor olabilir. Bu kitaptaki kut sahibi de Leyla Mutlak'tır. Hüseyin Nihal ATSIZ ömrünün sonlarına doğru bir Türk Tarihi yazmak istemekte. (Kendisi bir Türkologtur.) Ölmeden önce mektuplarında şöyle der. ''Tanrı'dan tek bir duam var. Bu tarih kitabını bitirmeden benim canımı almasın.'' Ömrünün son günlerine doğru da çok az kaldığını söyler zaten. Bitmek üzere olduğu çevresinin de bildiği bir gerçektir. Bu kitabın bitmemiş olsa bile çok az bir kısmının kaldığı belli ama kitabın gerisi nerede, yazılan kısım ne oldu bilinmiyor? (Oğullarına sormak lazım, acaba kitap onu çok seven oğlu Yağmur'da mı?) Bu tarih kitabını bitirdikten sonra 3 romanı için de devam yazmak istediğini belirtiyor zaten. Ruh Adam için ''Yalnız Adam'' adlı bir devam kitabı düşünüyordu. Keşke ömrü yetseydi de yazabilseydi. ''Bir gün gelip ırkımızın gürbüz erleri Adım adım dolaşırken kutlu yerleri 'Vaktiyle bir Atsız varmış...' derlerse ne hoş! Anılmakla hangi ruh olmaz ki sarhoş? '' Vaktiyle bir Atsız varmış, var olsun!
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201927bin okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.