İçgüdülerin tatmininin mutluluk getirmesi gibi, dış dünyanın bize
yoksunluk çektirmesi, gereksinimlerimizin doyurulmasını reddetmesi yoğun
bir acıya neden olur. O halde insan bu içgüdüsel itkileri etkileme yoluyla
acının bir kısmından kurtulmayı umabilir. Acıdan korunmanın bu türü duyum
aygıtına yönelmez, gereksinimlerin iç kaynaklarına hâkim olmayı amaçlar.
Bunun en aşırı şekli, Doğu öğretilerinde görülen ve yoga pratiklerinde
gerçekleştirilen, içgüdülerin köreltilmesidir. Başarıya ulaşıldığında tabii ki
diğer bütün etkinliklerden de vazgeçilmiş demektir;
başka bir yoldan, yine salt huzurun mutluluğuna kavuşulmuştur.