“Şu muhasebeci en azından liseyi bitirmişti. Kendisi? İlk’in dördünden. Çok ayıpmışçasına saklardı bunu ama, yine de içinde derin bir yaraydı. Evet ilk’in dördünden ayrıl, al karşına liseyi bitirmişleri, aka kara, karaya ak, sonra yine dön yeni baştan aka kara dedirt. İstese güzele çirkin, çirkine güzel de dedirtebilirdi. Hatta soğuğa sıcak, sıcağa soğuk, kokmuşa taze, tazeye kokmuş...”