Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Post Modernizmin Rahibi: Buadrillard
“Deliyi bu kadar iyi taklit edebilen biri herhalde gerçekten delidir.” Kitabın başlarında sekizyüz yıl önce yaşamış Tasadaylı yerliler için hükümet tarafından ayrılan bir yaşam alanından bahsediliyor. Tıpkı farelerle yapılan deneyler gibi. Bilim yapmak adına keşfedilen nesneyi öldürüyoruz. Bugün içinde yaşadığımız metropollerde bizim içinden çıkamadığımız simülasyonlar gibi değiller mi? AVMleri düşünelim; satın almak için gittiğimiz nesneler bizim ihtiyacımız olan şeyler mi gerçekten? Yoksa anlamlarını yitirip tüketici tarafından yüklenen anlamsızlıkları sayesinde satın alınmaya zorlanan şeyler mi?(Satın alınan nesnenin statü değeri.) Simülasyon gerçeğin sahte bir sunumudur. Gerçeğin tüm özelliklerine sahip olup gerçek olmayandır. Bu da teknolojiyle beraber oluşturulan bir dünyadır. Matrix’i anımsayın. Gerçeğin artık gerçek olmadığına, gerçekliğin yitirildiğine hatta simülakırlar ve simülasyonların daha gerçekçi olduğuna işaret eder. Hatta öyle bir dünyadır ki bu yaşadığımız şeyler belkide gerçeğin simülasyonun simülasyonudur. (İnception’ı seyredenler bilir rüya içinde rüya görmek gibidir bu) Belki de gerçek olmayan bir dünyanın simülasyonudur. Peki medyaya inanabilir misiniz artık? Kamera merceği tüm gerçeği şüpheli hale getirmiyor mu? Medyanın nihai amacı bizi koltuklara yapıştırmaksa bize gerçekleri değil, görmek istediklerimizi gösterecektirler ya da göstermek istediklerini yani simülakrları. Her akşam izlediğimiz haberleri araştırmaya kalksak her olayın tam tersi yaşandığını bulabiliriz. Bilgi ve olay patlamaları dünyayı anlamayı neredeyse imkansız hale getirir. Haber enflasyonu anlam deflasyonu oluşturur. Anlayamadan olaylar geçip gider, kitleler ise hipnotize olur. Bu yüzden anlam, sıfırdan üretilen ya da tekrar yaratılan simülasyonlara meydan okur. Savaş tiyatrodur, hastalıklar bağış, açlık da dergi kapakları içindir. Peki neden simülasyonlara inanırız? Çünkü dünyanın gerçekliğini bize sunulan şekliyle kabul ederiz. Çünkü her günün birbirinin devamı şeklinde yaşayan, monoton bir hayat süren kitleler, gerçekliklerinden uzaklaşmak için TV nun sunduğu farklılıklara sarılır.Zira anlamlı şeyler olduklarına dair bize sözler satarlar. Dolayısıyla Buadrillard’a göre anlam dezenformasyonun suç ortaklarıyız. Kitleler bilerek ve isteyerek aldanmayı seçiyorlar. Buadrillard okumak zor, anlamak ve sindirmekse zaman alıyor. Çevirisinin hayati rol oynadığı eserlerden biri olduğu için Oğuz Adanır’ın başarısının altını çizmeden geçemeyeceğim.
Simülakrlar ve Simülasyon
Simülakrlar ve SimülasyonJean Baudrillard · Doğu-Batı Yayınları · 2014958 okunma
··
1.114 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.