Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
Rotterdamlı Erasmus, Rönesans’ın ünlü hümanistlerindendir. Oldukça çetrefilli hayatı babasız dünyaya gelmiş olması, okul çağlarında tanıştığı babasının, özgür sanatlarla eğitilmesini istediği için gönderdiği okulda Latin edebiyatının tadına varmasıyla ilk kırılma noktasını yaşıyor. Birkaç yıl içinde hem annesini hem de geç bulduğu babasını kaybeden Erasmus bundan sonraki eğitim hayatına manastırda devam ediyor. Ancak çok geç olmadan manastır hayatının kendine göre olmadığını anlayan Erasmus, buradan ayrılmak için ne kadar istekte bulunsa da her defasında çeşitli nedenlerle tekrar manastıra dönmek zorunda kalıyor. Erasmus 1509 yılında yazdığı Deliliğe Övgü adlı eserini, mizah anlayışına çok güvendiği dostu Thomas More’a ithaf ediyor. Kitapta retorik sanatını sonuna kadar kullanan Erasmus Deliliğe Övgü’sü baştan sona bir dil oyunundan ibaret. Dönemin Avrupasının siyasal, sosyal, dinsel, sanatsal yapılarını eleştiriyor. Kitap rönesans yergi türünün en iyi örneği kabul ediliyor. Deliliği konuşturma ve deliliğin kendisini övme maskesi altında bağnazlığın her türlüsüne eleştiri yönelten kitap bu özelliği ile çağlar boyunca bağnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki başyapıtlardan biri ve bu özelliği ile kalıcılığını bugüne kadar korumuş. Erasmus’un delilikten kastı, insanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulması ve salt özgürlüğe ulaşması. Erasmus, kitabına ana karakter olarak Stultitia (Delilik)’yı seçiyor ve tüm Ortaçağ boyunca lanetlenmiş günahlardan sayılan; dalkavukluk, tembellik, oburluk, haz, şevhet, taşkınlık, derin uyku, kaçıklık, unutkanlık ve kendini beğenmişliği deliliğin hizmetine veriyor. Erasmus’ un deliliği, kendinde sahteliği barındırmayan, yüzü başka yüreği başka konuşmayan. Bu dürüstlüğünden ötürü deliliği kullanan, kitabında delilik ve onun yandaşlarını konuşturan, ince bir alayla yeren Erasmus, toplumda yaratmak istediği farkındalığı tersinden anlatarak uyandırmaya çalışmış. Erasmus eserinde Bilgelik Tanrıçası Minerva ve onun tam zıddı olan Stultitia arasında retoriksel sanatların yardımıyla öyle içinden çıkılmaz bir labirent örüyor ki; okurken deliliğin mi bilgelik, bilgeliğin mi delilik olduğunu zaman zaman karıştırıyorsunuz. Erasmus deliliği başta överek yeriyor, sonra yererek övüyor. İnsan yaradılışı gereği beşeri olanlara düşkünlük gösterir. Güzel yemekler, içkiler, zevk sofraları, şehvet, zenginlik, şan şöhret arzusu insanı dünyeviliğe bağlayan kelepçelerdir. Hepimiz varlık içinde yokluk çekene, dünyevi nimetlere sırtını dönenlere deli gözüyle bakarız, Erasmus işte insan ruhunun bu en basit özelliklerini övüyor. Bilgelik, insanları mahcup kılar. Onun içindir ki bilgeleri durmadan fakirlikle, açlıkla, acılarla savaşır, tanınmamış olarak herkesin aşağılama ve nefreti içinde yaşar görürüz. Deliler, bunun aksine bolluk içinde yüzerler, devletleri idare ederler, özetle en mutlu, en verimli talihe kavuşurlar. Hayatın zevklerini yaşamak yerine, bilgelikle uğraşanlar, daha da deli olurlar, insanlıklarını unutup, tanrılaşmaya çalışmak, giderek artan mutsuzluğa neden olur. “Herkesin dangalak, deli, sersem ve avanak gibi, bana göre muhteşem sıfatlarla nitelendirdiği şu insan soyundan daha mutlusu var mı?” Diye sorar delilik... Erasmus delilik ve bilge arasındaki farkı Deli ay gibi değişir, bilge güneş gibi olduğu yerde durur diye açıklamış ve eklemiş bilge olan kibrinden, kendini her şeyin üstünde tutar, kimseyi kendine denk görmez ancak deli yolda giderken, kendisi deli olduğundan, herkesi de deli zanneder der... Kitaptan birkaç alıntı Aşk ne kadar mükemmelse delilik o kadar büyük, o kadar mutluluk vericidir. İtiraf ediniz ki, ömrünüzde yaptiginiz guzel ve hoş ne varsa bunu deliliğe borçlusunuz. Hiçbir şey bilmemek, ah ne mutlu bir yaşam! Üstelik mutluluklar paylaşılmadıkça hiçbir anlam ifade etmez. Gelip geçici olan gençlik çağını uzatmanın ve yaşlılığın acımasız etkilerinden uzaklaşmanın tek yolu delilikten geçer. Öyleyse soruyorum, kendisinden nefret eden adam başkasını sevebilir mi? Kendisiyle anlaşamayan kişi başkasıyla anlaşabilir mi? Kendisinden bile bıkmış usanmış kişi başkasına keyif verebilir mi? Bana göre, insan Delilikten daha deli değilse bu sorular karşısında sadece susar. Kim ruh bağlarını koparıp özgürlüğe kavuşmaya, zindanından kurtulmaya uğraşırsa, o zaman ona deli derler. Bu yolculukta Yunan Mitolojisi en yakın arkadaşınız olacak Kesinlikle ve kesinlikle tavsiyedir
Deliliğe Övgü
Deliliğe ÖvgüDesiderius Erasmus · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202111,6bin okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.