Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SOLJENİTSİN #11
Özetlersek, Soljenitsin bir dönem Sovyet toplumunu ve toplumla sistem arasındaki çelişkiyi, yaşadığı tecrübelerin ışığında, ortaya koymaya çalışmıştır, insanoğlunun karşılaşabileceği belli başlı deneylerden savaş, hapis ve öldürücü bir hastalık kanser… Yazarın, yazdıklarına ödenen bedeli teşkil etmektedir. Ama Soljenitsin’i yalnızca eleştirici bir realist olarak da vasıflandırmak yanlış olur. *** Pierre Daix, 1953 1971 döneminde Aragon’un yönetmeni olduğu «Lettres Françoises»in başyazarlığını sürdürdü. Fransız Komünist Partisi’nin sözü geçen bir üyesi olmasına rağmen, İvan Denisoviç’in Hayatı ‘nda Bir Gün’ü çevirerek, Soljenitsin’in ilk olarak Batı’da tanınmasına yol açtı. Kendisinin Soljenitsin üzerine bir de incelemesi bulunmaktadır. Nouvel Observateur yazarı Claude Boeure’nin sorularına şöyle cevap veriyor 1973’te. «Ben de sürgün cezası çekmiştim. Üstelik Sovyetler Birliği’nde toplama kamplarının bulunabileceğine inanmak istemiyordum: İşte benim gibi biri için Soljenitsin eşsiz bir yanıt (cevap) oldu. Yalnız hemen şunu sezdim. O, sadece kamplardaki olayları ele alan bir yazar değildi, her bakımdan büyük bir yazardı, yaşam ve ölümün anlamından, evrensel açıdan sosyalizmden söz ediyordu. «Elsa Triolet, bana şöyle demişti: «Biliyor musun Pierre, düz yazısında Rus yazarlarına özgü üstünlükler var. Proust ve Flaubert’le eş tutulabilir.» «Çalışmam sırasında bunun bir gerçek olduğunu anladım: Soljenitsin, ancak sanatın inceliklerini bilen, deney sahibi bir yazar olabilirdi. Tolstoy, Dostoyevsky gibi büyük yazarların meydana getirdiği geleneğe bağlıydı.» (Varlık Dergisi, İstanbul, kasım 1973, s. 21.) İlginçtir ki, Soljenitsin, Sovyet sistemini eleştiren yönüyle, Batı’daki sol aydınlar arasında yer bulur. Liberal aydınların onu savunması tabiîdir. Solcu aydınların savunmasını da, sol içindeki siyasal alana yansıyan bölünmelerle izah etmek mümkündür. Meselâ, Fransız solunun, Sovyet sistemine yönelttiği eleştirileri düşünerek. 1968 yılı Çekoslovakya olaylarında Sovyetler, Fransız solunca kınanmıştı. Daha ilginç bir nokta da şudur: Soljenitsin, önceleri Sovyet sistemine yönelen eleştirilerinin boyutlarını genişletir, Batı ‘yi da bir eleştiri çemberine alırken, artık, solcuların gözünden de düşer. Hatta, liberal aydınların bir bölümü de ona şüpheyle bakmaya başlar. Bu, Soljenitsin’in açıkça anti marksist olmasının ortaya çıkmasıyla ilgilidir. Daha demokratik bir ortamda Sovyetlerde sürdürdüğü bıçak üstünde muhalefet yerine, daha açık yorumlar kazanır Soljenitsin.
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.