Gönderi

"Her şeyden önce Kuran'da çizilen Tanrı imgesi, 'Göklerde ve Yer'de ne varsa hepsinin sahibi, dilediğine azap edip dilediğini bağışlayan, her şeye kadir' (Maide-40), süreğen, mutlak ve tek hükümrandır. Dua, şükür, kader, tevekkülle ilgili ayetlerde de perçinlendiği gibi Allah, her an her şeye müdahale eder, yönetir, her düzeydeki gelişmelerin düzenleyicisidir, rızkı ve onun parçası olarak bilgiyi verir, insana bir yaratı alanı bırakmaz, bilinmeyeni bilmeye yönelik merak ve araştırmayı olumlamaz, aksine kendi alanına müdahale olarak görür ve ona rağmen bir şey yapılamaz. Nitekim, 'Ya Rabb, ... senin bize öğrettiklerinden başka bilgimiz yoktur. Şüphesiz alim ve hakim olan ancak sensin.' (Bakara-32), 'İnkar edenlerin amelleri engin çöllerdeki serap gibidir. .. Veya derin bir denizdeki karanlıklar gibidir ... Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz' (Nur-39), şeklindeki yaklaşım pek çok yerde yinelenir. İnsansal yaratıcılığa prim vermez Kuran. Lut Peygambere, Nuh'a, Davut ve Süleyman'a ilim ve hükmü hep 'verdik' der. Öyle ki zırh yapma gibi sıradan bir tekniği bile 'öğrettik' diyerek mantığını ortaya koyar ve üstüne üstlük 'Artık şükretmez misiniz?' (Enbiya-80) şeklinde karşılık beklentisinde bulunur. "
17 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.