Üstat Abduh şöyle devam ediyor:
"Riya iki kısımdır:
1. Nifak riyası ki, bunun esası bir şeyi insanlar görsün diye
yapmaktır.
2 . Adet riyası ki, bunun esası da bir şeyi, onun amacını, özünü,
sımnı göz ardı ederek öylesine yapmaktır.
"İbadetin amacı olan kudrete yaklaşmak gayesi bu
riyakarlar için bahis konusu değildir. İnsanların çoğunun
düştüğü riya bu türdendir. Bu tür salatların Allah rızası ile
bir alakası yoktur. Hz. Peygamber şöyle demiştir:
"Salatı kendisini kötülüklerden, çirkinliklerden alıkoymayan
bir kişinin o salatı Allah'tan uzaklaştırma dışında hiçbir
işe yaramaz. Böylesi salatlar, ıslak bir bez gibi dürülüp
kılan kişinin suratına çalınır." (Reşit Rıza, Tefsiru'l-Menar,)
Demek ki, riyanın değişik alt başlıkları olabilir: Şirk, münafıklık,
menfaatçılık. Değişmeyen şu ki, riya asla bir mert
tavır değildir; ikiyüzlülük ve kahpelik türüdür. Riyakar bu
kahpeliği bazen şirk olarak öne çıkarır, bazen nifak, bazen de
çıkarcılık.
Riya, Allah'ın yanına-yöresine yedek ilahlar koyarak
Allah'ta olması gereken gücü onlar arasında paylaştırır.
Nitekim bu sureyi tefsir eden bütün müfessirler bu surede
bahis konusu edilen riyanın şirk türlerinden biri olduğunda
ittifak etmişlerdir. Sonuç şudur:
Maun suresinin önümüze koyduğu tip, genel çerçevesiyle
müşrik tiptir, münafık tip değil. Özel çerçevede ise müşriklerin
en tehlikelisi olan mürai tiple karşı karşıyayız.
Demek oluyor ki, Maun suresi, Kur'an'ın insanlık için en
büyük tehlike gördüğü bir tipi tanıtmakta, insanlığı bu süper
şerir tipe karşı uyarmakta ve teçhiz etmekte.