Kitap, misyonerlik çalışmaları için Doğu'ya yollanan birinin gözünden bir bakış açısı veriyor. Kendi dinini yaymak için bu toprakları arşınlayan misyonerden tarafsız bir bakış açısı elbette beklenemez. Ancak yine de döneme ve dönemin kavimlerinin, şehirlerinin yapısına dair güzel ipuçları verebiliyor. Kitapta dikkatimi çeken, yazarın Türkler, Tatarlar, Kürtlerden nefretle bahsediyor olması ancak Müslümanlara övgüler düzen bir bölümünün bulunması oldu. Müslümanları överken de amacı onları göklere çıkartmak değil, kendi dindaşlarına "Bakın bu sapkınlar bile ne kadar huzurlu, düzgün bir hayat sürüyor. Kendinizden utanın." demek. Bunu yazarın kendisi de belirtiyor.
Tarihle ilgili bir çalışması veya merakı olanlara tavsiye edilir. Eğer bize dışarıdan bakmak istiyorsanız okuyabilirsiniz.