Gönderi

Öykü Otobüsü - 1
Öykü Otobüsü: #32743786 Yolcu listesi: i.hizliresim.com/g6GR0O.jpg Bağlantılı öyküler : #33861382 - #32867531 Yine bir yolculuk macerası hadi bakalım, otobüs perona ne zaman girecek acaba. 16 saat!! Hatta 16.5 saat!! O kadar saat yolculuk nasıl bitecek bilmem ki. Otobüs firmasının adı da abidik gubidik tek parça varırsam Hatay’a ne ala. Başka bilet de bulamadım ki herkesin Hatay’a gidesi tutmuş herhalde ben gidiyorum diye. Heh geliyor işte otobüs. Al işte otobüsün sefer numarasını bile elle yazmışlar, şu genç çocuk muavin herhalde dur bagajımı vereyim de geçeyim yerime artık. “Pardon, bagajı bu taraftan mı vermem gerekiyor? Hatay’da ineceğim ben.” “Alayım hanfendi.” Muavin valizi yerleştirirken bekliyorum, bagajı yerleştirip tekrar doğrulunca dönüp yüzüme ne dikiliyorsun der gibi bakınca, “Bagaj fişi falan vermeyecek misiniz?” diye soruyorum. Ukalaca bir gülümseme eşliğinde verdiği cevap, “Yok hanfendi biz bagaj fişi vermiyoz. Napacaksığnız fişi zağten, bir işe yaramıyo kiğ” şeklinde kendince zeki bulduğu bir cevap. Beni ilk anda daha sinir etmeyi başarıyor. Neyse sakin olacağım, boş yere sinirlenmeyeceğim, yol uzun muavini çok göreceğim daha. Otobüse girip 6 numarayı buluyorum, 5 numaradaki yolcunun çantası benim koltukta duruyor. “Merhabalar yerim burası da…” “Aaa öyle mi pardon boş nasılsa diye bırakmıştım çantayı.” “Hiç sorun değil, iyi yapmışsınız.” İyi bari eli yüzü düzgün, kibar birisine benziyor. Muavin gibi hanzo olsa koca yol iyice uzun gelirdi. Koridor tarafında benim koltuğun hizasında oturan adam kör mü acaba, bacaklarının arasına sıkıştırdığı yere eğimli duran uzun bir değnek var elinde. Önümde saçı sakalı birbirine karışmış, babannem görse papaz gibi derdi, irice bir tip oturuyor yanı boş. Tuhaf bir görüntüsü var ama zararsız bir tip gibi umarım öyledir. Rockçı mı anarşik mi belli değil! Aklımdan böyle ilk izlenimler geçerken çantamdan kitabımı, kulaklığımı çıkarıp çantamı üst rafa yerleştiriyorum, sonunda yerleştim. Yolculukta etrafımdaki insanlar önemlidir benim için. Her yolculuk dünya üzerinde sürdürülen ortak zamandan ayrı bir zaman dilimi gibi gelir bana. O zaman diliminde ayrı bir dünya oluşur yolculuk bitene kadar. Yedi sülaleni soran hiç tanımadığın teyzeler, yılışık muavinler, agresif kaptanlar, dedikoducu muavinler ve kaptanlar, sürekli ağlayıp yolculuğu zehir eden bebekler, binbir oyun yapıp kendini adeta zorla sevdiren çocuklar, sürekli memnuniyetsiz olacak bir şeyler bulup negatifliğiyle sizi de tüketenler, sigara kokanlar, parfüm korkanlar, en berbatı ter kokanlar, paylaşılan uzun yol börekleri arasına sarılmış hayat hikayeleri.. Ön koltukta, yan koltukta dedikodu yapanlar, anılarını paylaşanlar, varacakları yerde yapacaklarını gözden geçirenler… Bağıra bağıra telefonla konuşanlar, çocuklarını avutmaya çalışanlar... Kendi gerçekliğinizden kopup otobüsün içindeki gerçekliklerle sarmalanırsınız. Aman ne oldu böyle bana aforizma kasacağım az daha zorlarsam. Yanımda oturan beyefendinin elinde de bir kitap var. Merak ettim ne okuyor acaba? Çaktırmadan kitabın kapağını kessem mi yandan yandan. Camdan bakıyormuş gibi yapıp kitabın kapağını okumaya çalışırken, onun da benim elimdeki kitabı süzdüğünü fark etmemle gülümsüyorum. “Siz de okumayı seviyorsunuz sanırım, elinizde kitabı görünce çaktırmadan adına bakayım dedim ama pek başarılı olamadım galiba.” “Ben de sizinkinin adını okumaya çalışıyordum aslında aynı anda.” diye cevap veriyor gülümseyerek. Bu uzun yol boyunca sohbet edebileceğim bir yol arkadaşım var sanırım, yaşasın! Hem de en sevdiğim konu bir parça rahatladım şimdi. Bir kitapseverin karşısındakinin de kitapsever olduğunu fark ettiği anda oluşan o garip tanıdık topraklardayız havası oluşuyor bir anda. “ Benim okuduğum kitabın adı “Tanrı Olmak Zor İş” İthaki Bilimkurgu Klasikleri’nden… Biliyor musunuz seriyi?” “Seriyi biliyorum fakat seriden fazla kitap okumadım açıkçası.” “Benim en sevdiğim seridir hemen hemen tüm kitaplarını okudum serinin, bilim kurgu türü en sevdiğim.” derken otobüste anons veriliyor ve biz etrafımızdaki hareketliliğin arasında sohbete kaptırmışken kendimizi, hareket ediyoruz. “Benim okuduğum da “Kapıların Dışında” diye bir kitap. 2.Dünya Savaşı ile ilgili… Yazarı ilk kez okuyorum, geçtiğimiz ay Can Yayınları kampanyasında görüp almıştım.” “Evet kampanyayı biliyorum fakat ben de bu kitabı ilk kez duyuyorum. İsminiz neydi bu arada?” “NigRa benim ismim, siz?” “Semih ben de memnun oldum. Pardon Nigar mı dediniz biraz değişik geldi isminiz tam anlayamadım da..Kusura bakmayın.” “Yok Nigra hep Nigar ile karıştırıyorlar hatırlayamayınca ama.” “Çok ilginç bir isim ilk kez duyuyorum, anlamını sorabilir miyim?” Sohbetimiz muavinin gelmesiyle bölünüyor. “Nerde incektiniz hanfendi?” diye soruyor yüzünde arsız bir gülümseme ile. “Hatay terminal.” “Oooo ben de Antakhyalıyım, bizim memlekete hangi rüzgar attı sizi böyle?” bir kolunu öndeki koltuğa yaslayıp kırk yıllık ahbabım gibi laubali laubali konuşup duruyor. “Bişe laazım olursa yani yardımcı oluruz seve seve, çevremiz geniş yaani.” Hey yarappim çattım. Zaten bela mıknatısım bir kere çalışmasa hayret edeceğim. “Çok sağolun bişey olursa söylerim.” diyorum ters bir şekilde ama muavin hiç oralı değil. “Çaayy, kaaahfeee ne alırsınız?” “Kahve alabilirim ikisi bir arada varsa, teşekkürler.” “Olmaz mıı, olmazz mııı.. Hemen getiriyorum.” İçimden ağzında da bir sakızı olsa tamam diye geçiriyorum. Üst raflarda bir yerleri karıştırıp bir karton bardak, bir paket ikisi bir arada nescafe, ıslak mendil ve karıştırma çubuğunu bana uzatıp arka taraflara doğru ilerleyip gözden kayboluyor. Muavin gidince Semih Bey, “Boşverin aldırmayın, haddini bilmez delikanlının birisi.” diyor. “Haklısınız da bu laubalilik de nereye kadar.” bir yandan söylenip bir yandan sinirle nescafe paketini yırtıyorum, kahveyi bardağa boşaltıp çöpü sehpanın üzerine bırakıyorum. O sırada elinde sıcak su termosu ile muavin geri geliyor. Bardağımı uzatıyorum. Suyu bardağa dökmesini beklerken birden “AYYYYHHHHH!! NAPIYORSUN DİKKAT ETSENEE!!” “Pardon hanfendi kaza oldu.” “Başlatma kazana yaa yaktın beni! Bardak insanın üzerinde mi doldurulur, koridora tutsana!!” “Bişeeey olmaz yaa azcık bi su, bu tarafın kızları da pek bi çıtkırıldım!” demesiyle nevrim dönüyor. Ben muavini parçalama fikriyle ayağa kalkmaya uğraşırken yan taraftan Semih Bey kolumu tutuyor, “Durun sakin olun, uymayın şuna.” deyip muavine dönüyor. “Kardeşim hanımefendi haklı dikkat etsene biraz, bu ne rahatlık bir de özür dileyeceğin yerde kalkmış bir şey olmaz diyorsun.” diye tersliyor muavini. Semih Bey’den de desteği bulunca iyice çemkirmeye başlıyorum muavine. “TERBİYESİZ!! YA O SUYUN HEPSİ ÜZERİME DÖKÜLSEYDİ, YANSAYDIM NE OLACAKTI?!!” “Tamam yaa özür diliyim o zaman susacak mısınız? Amma da büyüttünüz haa..” “Bak hala daha….” O esnada kaptan “OĞLUM BAK BANA!” diye seslenince gerzek muavin bunu fırsat bilip kaçıyor hemen. Ben kendi kendime söylenmeye devam ederken, yan taraftakilerin bana baktığını fark ediyorum, hatta kör olan gülüyor sanki. “Komik bir şey mi var ne gülüyorsun?” diye bağırasım var. Neyse tutuyorum kendimi, oturduğum yerde sakinleşmeye çalışıyorum. Daha yolculuğun başında başıma gelen bakın, ama binmeden aklıma geldi bunlar benim, zaten aklıma gelen başıma gelir, ne diye kalkıp Hatay’a gitmeye kalktım ki zaten, hem de adını sanını bilmediğim bir firma ile onca saat yolculuk, akıllanmam ben akıllanmam!! Hatay’a varana kadar neler olacak kimbilir?
··
79 views
Erhan okurunun profil resmi
Güzel olmuş epey, muavini mağdur etmeseydin iyiydi gerçi, bir parçam beraber hala :) Osman'ı da katmışsın arada güruha, neyse ona bağırmamışsın en azından. Devamı için süreyi Eylül sonuna kadar uzatabiliriz belki. Birden fazla bölüm yazıyor çoğunluk, süre yetmeyebilir. Bekliyoruz devamını kısaca :)
NigRa okurunun profil resmi
Aslında acele oldu biraz ben ne zaman çok beğenmesem başkaları beğeniyor. Var bir tezatlık ama neyse. :) Süresi yok diye bitirmedim ben de süresi mi varmış? :)) Osman'ın yanına yazmışsınız beni onun yazdığı kısımda muavine bağırıyordum ben, Semih de bana destek oluyordu. Orada Semih muavin bayanın üzerine su dökerse kızarım tabi yazmıştı. Yani muavini el birliğiyle mağdur etmiş olduk. :)))
Semih Doğan okurunun profil resmi
Toplu taşıma araçlarında kitap okuyan birini gördüğümde tam bir sapığa dönüşüyorum. Öyle bir merak duygusu sarıyor ki, birkaç defa önünden geçip o kitabın adını öğrenmeye çalışıyorum. Sanki kitabın adını öğrenince kitabı okuyan şahsı tam anlamıyla çözebilecekmişim gibi geliyor... Gerçekten de yazdığına yakın biriyim :)) Öykünde yer verdiğin için ayrıca teşekkür ederim. Bana da ilham kaynağı oldun. Vakit bulursam ben de Osman ile sana katkıda bulunacağım :)
3 previous answer
NigRa okurunun profil resmi
Ben de öyleyim itiraflar köşesine döndü bu kısım. 😂 Zaten Osman yer verdiği için ben devam ettirdim sadece seni beni Osman'ı yanyana oturtan kadere bak. 😝
8 next answer
Emine Söylemez okurunun profil resmi
(eline sağlık) hoş geldin abla:)) künefemizden yedirelim. 1k sayesinde bizim memlektte turizim patladı. NOT:İlk saatlerden de muavine takma kafayı geçmez yoksa o 17 saat.Tecrübe konuşuyo.
Osman Y. okurunun profil resmi
Karıştırdın bütün otobüsü, hayır bu ne ego yani böyle anlamıyorum ki :) Bir de kör adama bağıracaktın neredeyse adam zaten hayatın tokadını yemiş feleği şaşmış bir de sen mi vuracaktın :) Neyse ki yanındaki adam çok olgun ve anlayışlı bir beyefendi, engellilere karşı ne kadar sabırlı ve saygılı olmak gerektiğini biliyor dinleyip durdu yol boyunca adamı :) Muavini de rahat bırakın artık 40 kişinin yükünü çekiyor çocuk, her gün bir de bu 1 gün 5 gün değil, yaranamıyor kimseye bırakacak işi yakında, yazıp çizmeye yeteneği var belki adamın hatta anıları kitap bile olabilir ne hayat hikayeleri vardır onda :) Yanındaki adamı da fazla meşgul etme zihnini toparlayıp bir şeyler yazması gerekiyor :) Ne otobüsmüş ya nereden düştük buraya bitmez bu yol :)
NigRa okurunun profil resmi
Sahte kör olduğunu hissetmişimdir ben. :)) O muavin elime geçmesin. :P
Arzunalbant okurunun profil resmi
Kalemine sağlık :) keyifli bir hikayeydi . Devamı gelecek gibi duruyor, gelecek mi? Bence laubali muavinle çok tartışırlar daha yolda, gelsin devamı.. :))
NigRa okurunun profil resmi
Gelecek ama kafamda bir devam yok bir ara yazarım artık. =)
Lightmorelight okurunun profil resmi
Bari nigra'nin anlamını söylese idin zalim yazar. :)). Elinize sağlık. Gayet hoş. En kisa ve basit bir hikayede bile taciz var. Sezen B nin oykusunde de vardı "araban batsın demişti" helal olsun demiştim içimden. Hakket bu memlekette kadın olmak zor galiba. Neyse bir sürü düşünce bir birini tetikledi. Ben onlara geçeyim.
NigRa okurunun profil resmi
Nigra latince kara demek, bunun benimle ilişkisi de merak konusu olarak sürsün. =) Aslında biraz makara olsun diye Erhan'ın böyle bir muavin karakteri yaratması ile başladı her şey biz de devam ettirdik.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.