...
Defalarca izledim filmini, hiç sıkılmadım… Her defasında Barış’ın hüznüyle hüzünleniyor, ağlamasıyla ağlıyor, gülüşüyle gülüyor, heyecanıyla heyecanlanıyor ve "Uçurtmayı Vurmasınlar" deyişiyle sitem ediyor insan; küfrediyor, insanlığından utanıyor… O minik yüreğin burkuluşunu izlemek, uzanıp bir şeyler yapamamak çileden çıkarıyor insanı.
Film baştan sona tanıdık bize; ezilen, hakları gasp edilen, sömürülen, dili, kimliği, kültürü inkar edilen, asimile edilmeye çalışılan insanlardan, halklardan, sınıflardan izler taşıyor. Daha dün belki, belki saatler önce, belki de şu anda o filmin sahneleri yaşanıyor, aynı anda, birçok yerde, parçalanmış, her parçasına zulüm dağıtılmış ülkemizde.
Hani büyük tehlikelerin anlatıldığı zamanlarda söylenen bir söz vardır: "Hayatım bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden." İşte bu da bizim hayatlarımızın film şeridi: Uçurtmayı Vurmasınlar.
-Adın ne?
-Barış!
-Suçun ne?
-Düşünmek, kitap okumak…
Alıntı