Diyelim ki, içimizden her birinin yaşamı ve serveti, şu veya bu anda, satranç oyununda kazanma ve kaybetme kapasitesine bağlı olsun; herhalde hepimiz, bu oyunda en azından çeşitli taşların adlarını ve nasıl hareket edeceklerini öğrenmeyi görev ediniriz... Her birimizin yaşamının ve servetinin, satrançtan kat kat daha güç ve karmaşık bir oyunun kuralları hakkında ki bilgimize bağlı olduğu gayet basit ve açık bir hakikat. Satranç tahtası dünya, taşlar evrenin olguları, oyunun kuralları ise doğa yasaları dediğimiz şeylerdir. Rakibimiz gözle görülmüyor, saklı; ancak onun iyi oynadığını, oyunun kurallarına riayet ettiğini ve tükenmez bir sabrı olduğunu biliyoruz. Ayrıca bizim aleyhimize olsa da, hiçbir hatayı affetmediğini ve hiçbir cahilliği hoş görmediğini de biliyoruz.