Zihin imgelerle düşünür ama bir başkasıyla iletişim kurmak için imgeleri düşüncelere, sonra da düşünceleri kelimelere dönüştürmek zorundadır. İmgeden düşünceye, düşünceden dile doğru bu ilerleyiş ihanetlerle doludur. Kayıplar olur: imgenin zengin, yumuşak dokusu, olağanüstü esnekliği ve yoğrulabilirliği, özel duygusal renkleri -tümü, imgenin dile tıkıştırılmasıyla kaybolup gider.