Sinemanın 20. yüzyıldaki zaferi'nin, dilin
çelişmelerinin, hatta gerçeğin bir çeşit basımevi
işini gören teknik paradoksun çözümünden
ileri gelip gelmediğini sormak yersiz olmaz.
Şüphesiz her sanat, sanatçının söyleyebilecek
bir şeyi olduğu ve bunu bu araçla
söylediği ölçüde, kendine göre bir dildir. Bir
tablo da bir şiir gibi bir işaretler düzenlemesidir;
sonucu, duyguları ve düşünceleri aktarmaktır.
Sinema bu yüzden öbür sanatların bir
devamı olmaktan başka bir şey değildir. Ancak,
sinemanın anlatım olanakları geleneksel
sanatlarınkinden öylesine zengin ve değişiktir
ki, sinemayı ayrıca ele almak ve konuşma diliyle
gerçekten boy ölçüşebilen tek anlatım
tekniği saymak daha yerinde olur, Bir şiir
sözcüklerle meydana getirilir, ama sözcük ileride
bir sanat haysiyetine kavuşmadan önce bir
işaret ve bir dildir.