Emma Goldman
Kadının gelişimi, bağımsızlığı özgürlüğü kendisinden gelmelidir. İlk olarak kendisini bir obje değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. İkincisi; hayatını basit, fakat zengin ve derin kılarak; kendi bedeni üzerinde başkalarının iddia ettiği tüm haklara karşı koymalı, istemediği sürece çocuk yapmamalı, tanrının, devletin, kocasının, ailesinin bir kulu olmaya karşı çıkmalıdır. Bu da hayatın tüm karmaşıklığını ve özünü anlamaya çalışarak, yani kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek olur.
··
1 görüntüleme
Dans edemeyeceksem bu benim devrimim değil./Emma Goldman✊
Bir kadın kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek tanrının, devletin, kocasının, ailesinin bir kulu olmaya karşı çıkabilir. Toplum fikir ve yargılarının büyük çoğunluğu da dinlerden geliyorsa (özellikle günümüz toplumunda bu böyle) bu durumda kadın gerekirse tanrının kurallarından kendini kopararak, (bu da zannımca bir nevi tanrının kulu olmaya karşı çıkmaktır) bağımsız kılmalıdır. Ya da hayatın özünü anlamaya çalışmak için bağlı olduğu bütün kavramlardan kurtulmak zorundadır ki o öze ulaşabilsin. Ya da genel olarak bir "kulluk" kavramına karşı çıkış vardır. Birçok farklı şeye ulaşılabiliyor bu yazıdan. Ben kendimce böyle yorumladım.
Rica ederim. Tanrı ve kadın konusunda da naçizane yorumumu yazmak isterim. Ataerkil dönemin başlaması devlet dediğimiz yapının kurulmasıyla başlar aynı zamanda devletin kurulmasıyla tanrı Marduk'un tanrıça Tiamat'ı öldürmesinin aynı zamana denk gelmesi hiç tesadüf değildir. Not: devlet ataerkil sistemin devamlılığını koruyan en büyük yapıdır.
Not2: Tanrıça Tiamat'ın ölümünden sonra ana tanrıça kültü sona ermiştir. Bu olaylar birbirine bağlanırsa durum daha anlaşılır hale gelir diye düşünüyorum.
Bu bilgiler için de teşekkür ediyorum bilmiyordum sayenizde birkaç fikir edindim. Bu konuya ileri bir zamanda daha kapsamlı bir şekilde bakmam lazım
Yazının akışında geçenen Tanrının bir kulu olmaya karşı çıkmalıdır...cümlesini yazı bütünlüğü içerisinde değerlendirir misiniz; yazının özgünlüğüne tam olarak hakim olabilmem için. Saygılarımla..
Emma goldman'ın bu kitabı toplumsal cinsiyetçilik alanında "Eril Tahakküm" ve "Cinsellik Belası" na göre çok vasat bir kitap olmuş hatta eleştirinin boyutunu arttırarak söylüyorum genel anlamda vasat bir kitap olmuş. Kitabı okurken Goldman'ın gazeteci olabileceğini düşündüm çünkü tam bir gazeteci gibi yazmış (ki bence gazeteciler kitap yazmasın) sonradan hiç bakmadım belkide gazetecidir. Neyse adı geçen iki kitap önerimdir.
Ben bu yazıyı beğendiğim için paylaşmak istedim kitabı okumadım henüz ama teşekkür ederim önerinizi dikkate alıcam
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.