Gönderi

·
Not rated
Melike İlgün
Nâzım Hikmet'i ve kitaplarını çocukken tanımıştım... . Onun şiirleri hapishane rutubeti kokardı. Ranza gıcırtısı, gece acıkması, sigara dumanı mavisi, özlem ve parasızlık... . "Nâzım" denince aklıma, bir tutsak evinin bahçesinde gece vakti titrek lamba demiri altında yalnız başına oturmuş elindeki kitabın kenarlarına şiir yazan, paltosunun yakası kalkık bir adam gelirdi... Paramparça'yı okuduktan sonra, o yalnız adamın silüeti aydınlanmaya başladı: Sokak lambasının ışığı büyüdü; Nâzım'ın arkasında bazı kadınlar belirdi. -mutsuz kadınlar- Mendil sallayan elleri, bebek tutan elleri, mektup yazan elleri, duaya açılan elleri, gözlerini silen elleri ile kadınlar... Ve Melike İlgün, yine bir kitabıyla daha, aklımızda "tek başına" canlandırmaya alıştığımız bir başka 'dev' için, "Hepsi o değil" demeyi başarmış... . Yazar, romanın ilk satırlarından ellerini uzatıp okuyucuyu kitabın içine çekiyor ve son sayfaya dek bırakmıyor. "Bitmesin" diye diye okudum. Yürekten kutluyorum...
Paramparça
ParamparçaMelike İlgün · Alfa Yayıncılık · 201858 okunma
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.