Gönderi

Guiliano, katakompun küf kokulu taşlarına oturarak, sırtını bir tabuta yasladı. İçerdeki yüz yıllık ölüleri inceledi. Mavi ipek fırfırlı üniforması içinde, başında bir miğfer, elinde bir kılıçla Kraliyet Mahkemesi’nin bir şövalyesi; Fransız tarzı beyaz peruklu ve yüksek topuklu botlar giymiş bir hükümdar maiyeti; kırmızı cüppesi içinde bir Kardinal; tacını takmış bir başpiskopos vardı. Cam bir muhafazanın içinde de beyaz fırfırlı bir gece elbisesi giymiş, beyaz eldivenli bir genç kız bulunuyordu. Guiliano, orada geçirdiği iki gece iyi uyuyamadı. Kim uyuyabilirdi ki? Bunlar son üç, dört yüzyılın en büyük soylularıydı. Bu şekilde kurtlardan kaçabileceklerini düşünmüşlerdi.
Sayfa 394 - 1001 KitapKitabı okudu
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.