Gönderi

206 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Mektuplar almıştım, mektuplar yazmıştım. Aldığım son mektup bir yaz ayındaydı, yazdığım son mektubsa  özlemlerine dayanamadığım yeğenlerime bir bahar akşamında. Küçük yeğenim okumayı öğrenmişti ve benden okunacak bir şeyler istemişti. Bir kitap almış, bir mektup sıkıştırmıştım kitabın sayfalarının arasına. Sonra onlar bana mektup yazdılar ama postaneye gitmeyi bilmedikleri için gönderememişler. Onlara gittiğim zamanlarda tutuşturuverdiler ellerime. Bu mektup uzaklardan yazılan ve uzaklara yollanan mektuptu. Hastanede bana mektup yazan çocuklarım oldu. Cerebral Palsy' li bir çocuk bana beni sevdiğini söylemek için mektup yazmaya yarım saatten fazla uğraşmış, öyle söylemişti annesi ve o mektup posta kutuma değil, gönül haneme bırakılan en değerli mektuptu. O çocuğumla tedavi seanslarına ilk başladığımızda isim, bitki, hayvan, şehir oyunu oynuyorduk. İlk seferimizde  elleri tam tutmadığı için çok yavaş yazacağını, ona biraz daha süre vermem gerektiğini söyledi. Kutu kutu pense oynamayı teklif ettiğimde ise ayakları tam tutmadığı için dönemeyip, düşebileceğini. Ama hepsini yaptık. Ekstra zaman bize bir şey kaybettirmedi ya da tekerlekli sandalye ellerimizi tutmaya engel değildi. Ve bana verdiği o mektup tüm bunların yegane sevinciydi. Üç ay önce ayaklarından ameliyat oldu bu küçük çocuğum. Onun bu kez bana kendi başına koşması için dua ediyorum. Ellerinin hala tam tutmadığını ama ayaklarının gün geçtikçe iyileştiğini, fizyoterapist olarak beni istediğini, taşındıkları yeni evlerine hayırlı olsun demek için gelmemi, kitap okumayı hala çok sevmediğini bu sefer mektupla değil ama telefonla anlattı: -Bütün bunları yazmak çok zamanımı alacaktı, dedi. Dedem askere gittiğinde bir arkadaşı varmış okuma yazma bilmeyen. Dünyada sahip olduğu tek anasını bırakıp İstanbul' a gelmiş vatan görevine. Annesini özlediğinde dedemi arayıp bulur ve mektup yazmasını istermiş dedemden. O söyler, dedem yazarmış. Dedem anlatır, " Vay Mamut vay! " derdi sonra . Gözleri nemlenir, " Hem söyler hem de ağlardı Mahmut. " diye eklerdi ardından. Şimdi hiçbir postacı mektup getirmiyor. Postacılar mektup getireceği adresi bilmiyor, " Postacı" şarkısı gün geçtikçe yitip gidiyor. Biri bize mektup yazsın. Mektup isteyen birileri kalsın bu dünyada. Çünkü kalem ve kağıt olmayınca kanat açmıyor duygular. Gittikçe yalnızlaşıyor insan. Nuri Pakdil, Zarifoğlu cevap veremiyor insanlığa... Birileri mektup yazsın zamana..
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202020,1bin okunma
··
44 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Aimée okurunun profil resmi
Ne güzel yaa. duygu yoğunluklu bir iç döküş -incelemenin ötesinde- Ne güzel bir talep :)
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. Var olun... :)
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Sizin yüreğinize, emeğinize sağlık asıl. Zamana karşı gelmekten nefes almaya fırsat vermediğimiz ruhumuza bir mektup arası verdirdiniz siz. Mezun olduğum şehrin otobüs yolculuğunda başladım kitaba. Arkadaşlarımla, şehrin sokaklarıyla hemhal olurken okudum. Gurbetim, hasretim olmuş kitabın satır arlarında fark ettim. Bir de mektubum var. Onu da paylaşacağım nasipse, zamanı gelince...
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Sizin yazınız bize ufuk açtı. Bir mektuba değil, pek çok mektuba ihtiyacımız var. Biz de sizden bütün bir hasret ve merakla bekliyoruz. :)
Ayşe Nur SONKUR EFE okurunun profil resmi
Siz ilk mektupla bize koca bir ufuk açtınız. Hem tek değil, pek çok mektuba ihtiyacımız var. Bu sebeple büyük bir hasretle ve merakla yeni mektubunuzu bekliyor olacağız. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.