Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
1000Kitap’la tanışmamla Stefan Zweig’le de tanışmış oldum. Zira 1000kitap üyesi olup ta Zweig okumayan yok gibiydi. Bir sahaftan aldığım Zweig’in “Yıldızın Parladığı Anlar” kitabını okuyunca Kafka, Zweig, Sabahattin Ali ve benzeri birçok yazarın kitaplarının hemen herkesçe okunmasının, kitapların içeriğinden, öneminden ziyade, “bu yazarların eserlerinin küçük hacimli olmasından kaynaklandığı” kanaatim biraz daha pekişmiş oldu. Yazar bu kitabında tarihin önemli kişi ve olaylar ile ilgili kısa, öz, önemli bilgileri fazla detaya girmeden, akılda kalıcı şekilde vermektedir. Fakat öyle herkesin vitrinini süslediğine bakıp ta “Zweig’in bütün kitaplarını mutlaka okumalıyım” diyecek kadar da Zweig’in vazgeçilemez bir yazar olduğu kanaatinde değilim. Öncelikle İstanbul’un fethini küçük bir kapının açık unutulmasına bağlaması, saçmanın da ötesinde gülünçtür. Zira Doğu Roma İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü aynı sebeplere dayanır. Her iki imparatorlukta da çağa ayak uyduramamış, gerekli değişim ve dönüşümleri gerçekleştirenmişler ve çökmüşlerdir. Napolyon ve İmparatorluğunun çöküşünü de yalnızca Waterloo Savaşı ve bir generalin hatasına bağlamak da, bazı gerçeklerin üzerinin örtülmesi anlamına gelir ki, Napolyon’da bütün benzeri muhteris, hayalperest diktatörler gibi, duracağı yeri bilmemiş, şahsi hırsları, hayalleri yüzünden ülkesi ve kendisini mahvetmiştir. Dolayısıyla da bir generali hatalı davranmasa Waterloo Savaşı’nı da kazansa dahi, şuursuz gidişlerin felaketle sonuçlanması kaçınılmazdır ve öyle de olmuştur. Tolstoy’un: “Vakti saati gelince bana bir işaret vermesi için Tanrıya ne kadar yalvarmıştım. İşte isteğim nihayet yerine geldi. Zira ruhumu yapayalnız bırakan bu kadını tek başına bırakma hakkına şu anda sahibim” diyerek, yedek kıyafetlerini dahi almadan, beş parasız ve ona değer vermeyen, hayatı zindan eden eşine haber de vermeden bir meçhule doğru yola çıkması kendisine engel olmak isteyen, “böyle nereye gidebilirsin baba?” diyen kızına da “Herhangi bir yerlere… Bu yeryüzünde öyle çok yollar, öyle çok sokaklar var ki… İhtiyar bir adamın sükûn içinde ölmesi için bir saman yığını ya da bir yatak elbet herhangi bir yerde bulunur” demesi ve dediği gibi de ölmesi, gerçekten çok acı ama takdire şayandı. Scott ve arkadaşlarının: Dramatik Güney Kutbu keşfi de çok çarpıcı anlatılmış. İyi okumalar.
Yıldızın Parladığı Anlar
Yıldızın Parladığı AnlarStefan Zweig · Everest Yayınları · 20175,5bin okunma
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.