Samuel Taylor Coleridge (1772-1834)
(Bu şiir 13 Ekim 1797 tarihinde yazılmıştır)
Kubilây Han Zanaduda
Azametli bir zevk-kubbesinden hükmetti:
Orada kutsal nehir Alf, insanların ölçemeyeceği kadar büyük ve derin
Mağaralardan aşağıya güneşsiz bir denize aktı.
Böyle surlar ve kulelerle etrafı kuşatılmış
İki kere beş mil olan verimli topraklar vardı:
Ve bahçeler vardı o yerde parlak kıvrılan dereciklerle dolu,
Bir çok tütsü taşıyan ağacın çiçek açtığı;
Ve burada ormanlar vardı tepeler kadar eski,
Katlayan güneşli beneklerini yeşilin.
Fakat Ah! yeşil tepeden aşağı bir sedir ağacı örtüsüne doğru yana eğilen
O derin romantik yarık!
Yabanî yer! Kutsal ve afsunludur
Şeytan-sevgilisi için yas tutan bir kadının sık sık ziyaret ettiği
Solmakta olan ayın altındaki tekin olmayan yer kadar!
Ve bu uçurumdan, durmaksızın kaynaşan kargaşalıkla,
Sanki bu yeryüzü derin ve kalın soluklarla nefes alıyormuş gibi,
Muazzam bir fıskiye aniden zora geldi:
Çabuk arasıra-duran patlamaları arasında bu fıskiyenin
Kocaman kırılmış parçalar atladı yere çarpıp geri zıplayan dolu gibi,
Ya da Harman döven âletin altında kepekli tahıl gibi:
Ve bu dans eden kayalar arasında bir an önce ve devamlı
Sıçradı aniden kutsal nehir.
Beş mil dolambaçlı bir yoldan giderek şaşkın bir hareketle
Orman ve vadi arasından aktı kutsal nehir,
Ondan sonra erişti insanın ölçemediği derin mağaralara,
Ve büyük bir gürültüyle cansız bir okyanusa battı:
Ve bu büyük gürültü arasında Kubilây uzaktan işitti
Atalardan kalan harp kehânet eden sesleri!
Zevk kubbesinin gölgesi
Dalgaların yarısına kadar yüzdü;
Orada işitildi birbirine karışmış ölçüsü gelen sesin
Fıskiyeden ve mağaralardan.
Ender bulunan bir mucizenin oyunuydu o,
Buzlu mağaralarla dolu güneşli bir zevk kubbesiydi o!
Santur çalan asil bir genç kız
Bir rüyâda görmüştüm bir kere:
Habeşli bir genç kızdı bu
Ve çaldı santurunu
Abora dağının şarkısını söyleyerek.
Tekrar canlandırabilirmiydim onu kendi içimde ben
Onun şarkısını ve senfonisini,
Bana o kadar derin bir haz verecekti ki
O yükses sesle söylenen ve uzun müzik,
O kubbeyi ben havada inşa ediverecektim,
O güneşli kubbeyi! O buz mağaralarını!
Ve onu bütün işitenler onları orada görmeliler,
Ve hep birden bağırmalılar, Aman Dikkat Edin! Aman Dikkat Edin!
Çakmak gibi yanıp sönen gözlerine o adamın, havada uçan saçlarına o adamın!
Bir çember ör etrafında üç kere,
Ve kapa gözlerini kutsal korku ile,
Çünkü o adam Bal-Çiy’iyle beslendi,
Ve sütünü içti Cennetin.
Çeviren: Vehbi Taşar
KUBLA KHAN
By Samuel Taylor Coleridge