Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

376 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Hebayım, hebasın, heba
"Zır cahil anam bile "4 yaşlarındaydım" demez. "4-5 yaşlarındaydım" der. "Öğretmenlerimden bir tanesi" gibi bir kullanım olabilir mi? Leblebi mi sayıyorsun? Öğretmenlerimden birisi diyeceksin. "Konuya vakıf olduk." yazmış. E önce dernek olsaydın.. Hani a'nın üzerinde şapka?" (H.A.T.) Diyelim böyle bir kitapla karşılaştın, içine çekmedi, hoşlanmadın, hatalar yazarlığa yakışmayacak hatalar. Yarım mı bırakırsın yoksa yazar emek verip yazmış diye devam mı edersin? Peki okurken bizim harcadığımız emek? Vakti heba etmek olmuyor mu bu da? Seçici olacağız o hâlde. Hasan Ali Toptaş okumak konusunda seçici olun der. Çünkü ömür kısa, sandığımızdan çok daha kısa.. Bırak, yarım bırak, çeyrek bırak.. Öbür türlüsü vaktini -vakit derken aslında hayatını- heba etmektir, olmaz. İşte bu seçicilik eleğinin hep üstünde kalacak bir isim Hasan Ali Toptaş. Yazım, imlâ ve anlatım konusunda ayrı bir hassasiyeti var. Tam bir edebî metin okuyorsunuz bu yönüyle. Ayrıca samimiyeti her cümlesine sızmış, sular seller gibi de akıyor kitabı. Heba'nın kahramanları hep bir yönüyle boşa gitmişler. Bir zalim eliyle yahut kendi elleriyle, eline güç geçmiş adaletsizler ve vicdansızlar eliyle, dedikodu ile iftira ile.. Her birimiz gibi yani. Hebayız.. Birbirine bağlı 7 bölümden oluşuyor kitap. Anahtar: Ziya ev sahibesi Binnaz hanıma anahtarını teslim edip şehir hayatından kendini kurtaracakken anahtar teslimi hüzünlü bir törene dönüşüyor. Çünkü anahtar sadece bir metal parçası değildir; anılardır, hayatlardır. Bu bölümden sonra kendimi biraz kandırılmış hissettim. (7 bölümü tek tek yazarsam çok uzun olacak.) Rüya, Huzur ve Yazıköy bölümlerinde köyü, köy halkını, köy halkının "zürriyetsiz" damgası yapıştırdığı Kenan'ı, bilge karakter Hulki Dede'yi ve diğerlerini tanıyorsunuz. Sınır; başlı başına bir uzun hikaye sayılabilecek kadar sağlam. Kitapta en uzun anlatılan bölüm burası. Ziya'nın askerlik yıllarını anlatıyor burada yazar. Ama ne anlatmak.. En ağır hâlleriyle. Yaşıyormuş gibi. Bu bölüm hakkında yazılacak çok şey var ama o donanım bende yok. Adı bile bir inceleme konusu. Son iki bölüm Minnet ve Fenâ. Burada artık kalp ritmi ve tedirginlik artıyor. Beni en çok etkileyen kulübenin yazar tarafından açıldığı o son iki sayfalık kısım oldu. "Kalkıp açtım." Neydi o öyle.. Düş ve gerçek iç içe. Yazar ve Ziya göz göze.. "Beni buldular." Beynim bulandı benim. Son olarak; şehirlere, nesnelere, insanlara anlam yüklemek gibi bir huyum var. Bir yıl kadar yaşamak zorunda kaldığım Denizli'yi -Hasan Ali'nin doğup büyüdüğü bu şehri- Hasan Ali Toptaş'ı o dönemler tanımış olsaydım, sadece onun için sevebilirdim. Hatta Zafer gazozunu, meydandaki o horoz heykelini bile sevebilirdim. Gerçekten. Hasan Ali Toptaş hâlâ hayattayken okumakta geç kalmayın, düşünenler varsa ertelemesin hiç. Keyifli okumalar.
Heba
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,585 okunma
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.