Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Virane Bahçesinde Yeryüzü Ayetleri Yazan Kadın
"Kadın başına şiirler yazmış da şair olmuş." Bize koyulan isimlerin, gelişimimiz ve varoluşumuzda büyük rol oynadığını düşünürüm bazı an. Elbette temelsiz, çok kolay alt edilebilecek bir yargı bu. Furuğ Ferruhzad, yine bu yargımı pekiştiren isimlerden biri. Söylendiğinde kulak memesine masaj yapan, tınısı hoş bir isimden de -anlamını bilmiyorum, kastım fonetiğe- bir şair çıkmalıymış, çıkmış da, iyi ki. İran gibi kadının "kadınlığını bilmesi" diktesiyle süregelmiş bir kültürü olan kapalı toplumlarda; kadın olmak, şair olmak, aşık olmak, anne olmak, annelik görevinden azledilmek, düşünen bir varlık olmak, sorgulamak, yargılamak, üretmek ve çalışmak oldukça zor ve bedel isteyen şeyler. Furuğ Ferruhzad da tüm bunları birden yapmak isteyen, yapılması gerektiğini düşünen bir kadın olarak elbette pek şirin bir hayat yaşayamadı, ağır bedeller ödedi. Bu Furuğ Ferruhzad için kötü, dünya şiiri için iyi bir durum denebilir. Furuğ, hayatındaki tüm bu engellerin üstüne çıka çıka yükseldi; sesini kesmek isteyenlere sesini duyurabilmek için bağırmak zorunda kaldı ve artık tüm kulaklara çalındı; şair oldu, şiir ülkesine taşındı. Peki ne anlattı Furuğ? En çok aşkı anlattı, onu üzen aşklarını, aşıklarını anlattı: "ben senden ölürdüm/ve sen/hayatımdın benim" Hayatı anlattı, hayatını anlattı, bir bahçeye benzettiği, viran edilen bir bahçeye benzettiği hayatını: "çiçekleri düşünmüyor kimse/balıkları düşünmüyor kimse/kimse" Yalnızlığını anlattı, en somut şekliyle: "ben geometri dersini delicesine seven bir öğrenci kadar/ yalnızım" Yaşadığı zamanı anlattı, zamanının karanlığını: "ben yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum" Elinde olanları anlattı, elinde kalanları: "ah!/bana düşen budur/bana düşen budur/bana düşen/bir perdenin asılışının benden aldığı gökyüzüdür" Yine de umutluydu, onu da anlattı: "ellerimi bahçeye dikiyorum/yeşereceğim biliyorum, biliyorum, biliyorum" Ölümünü anlattı, yine aşk ile: "ah, belki aşıklarım gece yarısı/çiçek bırakır kederli kabrime" 1963 yılında çıkan "Yeniden Doğuş"la beraber şairin şiirleri de farklı bir seyir almış görünüyor. Öncesindeki şiirler anlamsal olarak daha açıkken ve belli şekillere sahipken "Yeniden Doğuş"tan sonraki şiirleri çok boyutlu, bol imgelemli, daha sanatlı ifadelerden oluşan serbest şekilli şiirler olarak göze çarpıyor. Çeviri şiirde şairden bahsedip çevirmeni anmamak olmaz. Çeviri şiire karşı Tarkovski'nin "Nostalghia"da da dediği gibi -"Şiir tercüme edilemez, tıpkı tüm sanatlar gibi."- hala ön yargılar besliyorum ama Makbule Aras'ın bu çevirisi Can Yücel'in Şekspir çevirisi, Ataol Behramoğlu'nun Sovyet şiir çevirilerinden sonra gördüğüm en güzel çeviriler. Sanki Furuğ Türkçe yazmış gibisine, öyle doğal, öyle güzel.
Yeryüzü Ayetleri
Yeryüzü AyetleriFuruğ Ferruhzad · Can Yayınları · 20193,345 okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.