Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Umutsuzlar Parkı
I Biliyorsunuz parkların Sizi çağıran tarafları İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı Orada saklanıyor onlar Çünkü her türlü saklanıyorlar orada Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla Dağınık mavisiyle gözlerinin Sevgi vermez kadın uçlarıyla Korkuya, sadece korkuya sığınmış olarak Eskimiş, kurtlanmış ikonlarıyla kiliselerinin Yalvaran bakışlarıyla - nasıl da sevimsiz - En kötüsü, belki de en kötüsü Bir duygu açlığıyla soluyarak Parklara yerleşiyorlar, parkların Onları çağıran köşelerine Bir karıncayı selamlıyorlar, besili, siyah Bacak aralarından Çömelmiş, öyle sakin Selamlıyorlar "Günaydın" diyorlar atılmış bir kâğıt parçasına Kuleler yapıyorlar ayak parmaklarından Birinci katta bir kibrit çöpü oturuyor Acılar alıp veriyor dünyadan Dillerini gösteriyorlar, dizkapaklarını Bir sıkıntı şiiri gibi Sıkıntı İşte Tam orada duruyorlar. II Bu kimin duruşu, bu sizin en gülmediğiniz saatlerde Her cümlede iki tek göz, bu kimin Ya da kim korkuttu bu kadar sizi Bu nasıl sevişmek, üstelik bu kadar hızlı Ya da tam tersine Boş vermek öperken, severken boş vermek sevmelere Sulardan ürpermek gibi dokununca, Ya da ben kimi sarmışım böyle kollarımla Kime söz vermişim, biraz da unutmak gibi Denir mi, ama hiç denir mi, iş edinmişim ben İş edinmişim öyle kimsesizliği Kendimi saymazsam - hem niye sayacakmışım kendimi - Çünkü herkese bağlı, çünkü bir yığın ölüden gelen kendimi Konuşmak? konuşuyorum, alışmak? evet alışıyorum da Süresiz, dıştan ve yaşamsız resimler gibi.Ne çıkar sanki sardıysam sizi kollarımla Unutmak, belki de unutmak olsun diye mi? Onu da tatmak gibi Oysa ne bir evim oldu, ne de bir yerim var şimdi gidecek Ama gitmenin saati geldi Kirli bir gömleği çıkarıp asmak Yıkayıp kurutmak ister ellerimi Su içmek, saati kurmak ve sebepsiz dolaşmak biraz da Açınca camları - diyelim camları açtık ya sonra? - Sonrası şu: ben bir camı, bir perdeyi açmış adam değilim Bilirim ama çok bilirim kapadığımı Öyle iş olsun diye mi, hayır Bilirim içerde kendimi bulacağımı Dışarda görüldüysem inattan başka değil Evet, çünkü bu karanlık işime en geleni Kendimi saklıyorum ya, bir yığın ölüden gelen kendimi Oramı buramı dürtüyorum, bunu sahiden yapıyorum Ve açıyorum bütün muslukları Diyorum sular mı böyle, sular mı olmalı Ne geldiği, ne de gittiği yer belli Olmuyor, gene kendimi düşünüyorum Alıştım istemiyorum. III Binlerce, ama binlerce yıldır yaşıyorum Bunu göklerden anlıyorum, kendimden anlıyorum biraz İnsan, insan, insandan; ne iyi ne de kötü Kolumu sallıyorum yürürken, kötüysem yüzümü buruşturuyorum Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum Öldüklerimi sayıyorum, yeniden doğduklarımı Anlıyorum, ama yepyeni anlıyorum bıktığımı Evlerde, köşebaşlarında değişmek diyorlar buna Değişmek Biri mi öldü, biri mi sevindi, değişmek koyuyorlar adını Bana kızıyorlar sonra, anısızın bana Kimi ellerini sürüyor, kimi gözlerini kapıyor yaşadıklarıma Oysa ben düz insan, bazı insan, karanlık insan Ve geçilmiyor ki benim Duvarlar, evler, sokaklar gibi yapılmışlığımdan.Bilmezler, kızmıyorum, bunu onlardan anlıyorum biraz Erimek, bir olmak ve unutulmak içindeki onlardan Ya da bir başkaca şey: ben kendimi ayırıyorum O yapayalnız olmaktaki kendimi Böyleyken akıp gidiyorum bir nehir gerçeği gibi Sanki ben upuzun bir hikâye En okunmadık yerlerimle Yok artık sıkılıyorum. IV Biliyorsunuz, size geldim sadece Kapınızdan aldım, ballı çöreklerinizden Peki bu sevinmek niye? Girdim ki içeriye yıllardır soyunuyordunuz Ve işte giyiniyordunuz yıllarca Bir Mısır, bir Roma, belki de bir Yunan elleriyle Eski bir insandınız merdivenler gıcırdıyordu Her eski daha bir eskiyi uyarıyordu Otlar ve geyikler duruyordu tanımsız sadelikler içinde Sesler mi? acı sesler geliyordu erkeksiz, yanık Bir türlü bakıyor, gene bir türlü soluyordunuz işte Düşündüm, ama merdiven gıcırdıyordu Olmazdı sanki gıcırdamasın, ürpermesindi bir yerimiz Biliyorsunuz olmazdı Ağzımız koksun, ama koksun, biz iğrençliğe de varız Yatalım, leş gibi yatalım, öylesine alıştığımız ki bu Bir kumru bir kumruyu tamamlasın Bir yılan, bir fare bir deliği kapasın bu Sadece bu.Bak göreceksin nasıl da ayrılmak istiyoruz sonra Nasıl da kaçmak istiyoruz birbirimizden Yeniden yeniden yeniden Yeniden hazırlanıyoruz Sanki bir güzelliği ödüyoruz Belki bir güzelliği ödüyoruz. V Biz olmayan insanlarız, ya da çok kuşkuluyuz - böyle Nereden geldiniz, tam sizi soracaktım - böyle Biraz da soğuk almışım, biraz da içki, biraz da bahçe Yukarı çıkalım, hadi çıkalım, annem çay pişirir size Çünkü o bizim yukarda her zaman bir mavi olur Güneşler girer çıkar ellerinize Biriyle konuşursunuz, olmayan biriyle, hadi sevinin Kim bilir, belki de buluşursunuz Söz verip sizi bekletenlerle Sonra da çıkarız - niye olmasın - bahçeye çıkarız birlikte Otlara basarız, dallara değeriz, bunları hep yaparız Biraz da susmalıyız. İnsan bir şeyler aramalı kendinde.Dedim ya, annem de var, ama çay pişirmez size Durur da durur işte yıllanmış heykeller gibi Bilmem ki, bilmiyorum da, belki de benim annem yok Belki de öyle beyaz ki, alışmış görünmezliğe.Nereye gidiyorsunuz ama nereye Sanki biz olmayan insanlarız biraz da kuşkuluyuz Ya da çok kuşkuluyuz - böyle. VI Yüzümü size çeviriyorum, siz misiniz? Elimi suya uzatıyorum, siz misiniz? Siz misiniz, belki de hiç konuşmuyorum Belki de kim diye sorsalar beni Güneşe, çarşıya, kadehe uzatacağım ellerimi Belki de alıp başımı gideceğim Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin Nereye, ama nereye olursa gitmenin Hüzünle karışık bir ağrısı.İşte bir denizdeyim, dalgalar ortasında Kim olsa denizci der, denizden anlayan der bana Adımı bilmeden der, adımı bilmeden Şafaklar kadar güzel adımı O zaman bir kıvrılandır, bir kuruyandır dudaklarım Ve gittikçe sıkılmaktır ülkesi sıkıntının Sanki bir yokluğa, bir çaresizliğe bakar gibi Nice yüzler görürüm, nice değişik kıyılar İnsanı, o kayalar gibi sert insanı Bekledikleri kadar.Bir ağız, bir tütün, bir mızıka gerçeği gibi Varınca kıyıya birden Değilsin artık gemici. VII Bana bir şeyler söylediniz, anlamadım Bir cümle, bir iyi söz, gene anlamadım Doğrusu hiç anlamadım, siz ne demiştiniz? Ben ne demiştim, ve çekip gitmiştim sonra Öyle ya, niye hiç değişmedi bakışlarınız? BİTMEDİ, DİYORUM BİTMEDİ ŞAŞKINLIĞIMIZ. O gün bugündür işte - ben mesela Çok usta bir avcının gözleri karşısında Bir çocuk olarak taptaze oyuncakların Ve çok ölçülü saatlerinde ev kadınlarının Ki birdenbire açılan kucaklarında BİTMEDİ, AMA BİTMEDİ ŞAŞKINLIĞIMIZ.Bitmedi anlaşıp soyunduğumuz gün - o beyaz Bir taşı kaldırdığımda o akıl almayacak yaşayış Tanrıyı sorduğumda, olur ya, günün birinde tanrıyı Odama kapanıp saydığımda ayak parmaklarımı Kapımı çaldıklarında - bunu size söylüyorum anladınız Kaykılmış, büyümüş gözleriyle onların Kim der ki yalan, ve yalandır orda konuştuklarımız BİTMEDİ, DAHA BİTMEDİ ŞAŞKINLIĞIMIZ.Üstelik bitecek gibi değil Biri kopmuş ayağından, biri kopmuş kimsesizliğinden Sımsıkı tuttuğu dönerken köşeyi Elinde bir bıçakla Ve öldürmek isterken - kimiyse kimi Gülünç, sebepsiz, bilinçaltı Ama tutalım, koyvermeyelim Tutalım koyvermeyelim bırakın kibarlığı Yanılmak kolay, üstelik çok belli işte yanıldığımız BİTMEDİ, DİYORUM BİTMEDİ ŞAŞKINLIĞIMIZ.Paralar bozduruyoruz, gereksiz eşyalar alıyoruz bu yüzden İçtikçe içiyoruz o çocukluk günlerinin yüzüyle Biri mi öldüydü ne, selviler, mezar taşları, kalabalık Ya da bir masal mı söyleniyordu, hiç mi hiç bitmeyecek bir masal Kimbilir n'olduydu gene İşte bir sevgilinin bırakıp gitmesi üzerine Apışıp kaldığımız, yatıverdiğimiz yemekten sonra Saatin kaç olduğu - üstelik sorulmaz ki Sabaha kadar sabaha Uyuyup uyandığımız BİTMEDİ, DİYORUM BİTMEDİ ŞAŞKINLIĞIMIZ.Evlere sığamıyoruz, öylesine büyüdü ki vücutlarımız Ve konuşmalarımız, öylebüyüdüler ki peşi sıra Hani hep bir olup da eve taşıdıklarımız Kahveden, meydandan, sokak içlerinden Bulup da çıkardığımız Konuşmalar:- Biri geliyor sözü değiştirelim - Yürüsek açılırdık - Bu ne uzun bakmak kendinize - Ağzım mı kokuyor ne, yaa! ... çok kötü bir günümdeyim - Akşama bezik, evet, siz ne içerdiniz? - Annem mi, çok sevinecek.. , Belki de sinemaya gideriz.. - Bilirsin erken kalkmalı, yarın.. (gülüşler) yok canım! - Siz yarın deyince aklıma ölmek geliyor, katıla katıla ölmek - Bana kalırsa.. - Evet size kalırsa - Bana kalırsa şimdiden eğlenelim - sus! - Biri geliyor - Biri geliyormuş sözü değiştirelim..Yengemin başı ağrıyor, tek sebebi büyümek Masalar, tabaklar, hani şu kirazlar koyduğumuz Kalmadı adım atacak yer bu yüzden Oğuza söylemeli, bir daha çiçek getirmesin Lale de saçlarını kestirmeli Sonra gereksiz eşyalar var, bir gün oturup konuşalım Örneğin şu hasır koltuk neye yarıyor Bana kalırsa babamın mineli saati Tek başına bütün bir odayı dolduruyor Hele annemin güneş gözlükleri Yarından tezi yok, çakımı, kol saatimi, eldivenlerimi Aaaa! Kitaplarınız BİTMEDİ, DAHA BİTMEDİ ŞAŞKINLIĞIMIZ. .... .... EDİP CANSEVER
··
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.