Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Nick Allen, Lincoln İlkokuluna giden beşinci sınıf öğrencisidir. O, “tamamen kendine özgü” ve “bir dolu dikri olan ve onları kullanmayı iyi bilen” bir çocuktu. Üçüncü ve dördüncü sınıfta yaptıkları ile bunu kanıtlamıştı. Herkes bilirdi ki beşinci sınıf farklıydı çünkü beşinci sınıf ortaokula hazırlık yapılan bir sınıftı. Ayrıca beşinci sınıfta ciddi bir şöhret sahibi dil bilgisi ve edebiyat öğretmeni Bayan Granger vardı. Dünyadaki bütün dil bilgisi ve edebiyat öğretmenleri gibi Bayan Granger, öğrencilerine sözlük kullandırmaya ve öğrencilerinin yazımını ve noktalamalarını düzeltmeye bayılırdı. Her hafta öğrencilerine otuz beşer tane kelime verir bunun yanında her gün “günün sözcüğünü” belirler, öğrencilerinin de bu sözcükleri defterlerine yazmalarını ve bu sözcüklerin anlamlarını öğrenmelerini isterdi. Beşinci sınıfın ilk dersleri her zamanki gibi geçiyordu. Son ders Nick’in edebiyat ve dil bilgisi dersiydi. Dersin otuz yedi dakikası geçmişti. Her şey Bayan Granger’in istediği gibiydi. Dersi kaynatmada ve öğretmenlerin kafasını bulandırmada usta olan Nick son üç dakikaya bir şeyler sığdırmak istiyordu. Çünkü öğretmeni bu son üç dakikada ödev verecekti. Nick, bunu engellemek için öğretmenine bir soru sormak istiyordu. Nihayetinde “Öğretmenim, sınıfta bir sürü sözlüğünüz var, hele şu koskocaman… Bu kadar sözcüğü nerden bulmuşlar? Başka başka sözcüklerden mi kopyalamışlar? Yani, çok kalın bir kitap gerçekten.” dedi. Öğretmeni bu soruyu tatlı bir gülümseme ile karşıladı ve Nick’e bu sorunun cevabını kendisi bulmasını istediğini ve bunu da sözlü bir raporla sınıfa sunmasını istedi. Nick, yıkılmıştı. Eve geldi ve raporunu hazırlamak için ansiklopedileri, büyük sözlükleri tek tek inceledi. Yarın ders saati geldiğinde raporunu neredeyse bir ders saatini dolduracak şekilde sundu. Sözcüklerin oluşumunda insanların etkili olduğunu, herkes çevresinde gördüğü bir varlığa çok eskilerden beri bir isim verdiği için bu kararlaştırılmış kurala herkesin uyduğunu öğrendi. Nick, o gün Janet’le eve dönerken her zamanki gibi birbirleriyle şakalaşarak yürüyorlardı. Nick, bir ara daldı ve o sırada Janet’e çarptı. Janet’in yere kalemi düştü. Nick yerden kalemi aldı ve Janet’e uzattı. “Al şu findelini!” dedi. O andan sonra findel sözcüğü ilk önce Nick’in arkadaşları arasında sonra kasabaya yayılmaya başladı. Bu durumdan hoşnut olmayan Bayan Granger, kaleme findel diyenleri cezaya çarptırdı ama bunlar nafileydi. Bayan Granger, olaylar olurken bir gün Nick’i odasına çağırdı ve ona bir zarf gösterdi ve bütün bu olaylar bittikten sonra bu zarfın içindekileri okuyabileceğini söyledi ve ona zarfın üzerini imzalattı. Findel sözcüğü yayılırken okulda cezaya kalan öğrenci sayısı da artıyordu. Bunun üzerine okul müdürü Nick’in anne ve babası ile konuşmaya geldi. Bu konuşmadan da Nick galip geldi. Nick, Bayan Granger ile bir savaş halinde olduğunu hissediyordu ve annesi ve babası onun yanında olmuşlardı. Ardından olayı duyan Westfield gazetesi muhabiri Judy Morgan olayı çok ilginç buldu ve Nick’in okul müdürüyle, Bayan Granger’le ve dışarıda karşılaştığı birkaç öğrenciyle -o öğrencilerden birisi de Nick’ti.- görüştükten sonra gazetesinde iyi bir haber yazdı. Bu olay kasabada çok ses getirdi. Daha sonra olay yerel bir televizyon muhabiri olan Alice Lunderson aracılığıyla ulusal medyaya kadar ulaştı. Findel sözcüğünün bu kadar popüler olabileceğini önceden kestiren Bud Lawrence findel markalı kalemler, defterler, şapkalar, tişörtler üretti. Bud, Nick’in babasına bu markadan çok para kazanacağını ve bunda da Nick’in en büyük etkisi olduğunu belirtti. Hatta bu zamana kadar kazandığı paradan Nick’e düşeni babasına verdi. Babası da gerekli evrakları imzalayıp doğruca bankaya Nick adına bir hesap açtı. Findel sözcüğü artık Nick’in değildi. Amerika’da ilkokula, ortaokula, liseye hatta üniversiteye giden herkes ve bunların yanında büyükler findel sözcüğünü kullanmaya başladı. Findel sözcüğü milletin ortak sözcüğü haline geldi. Findel markalı ürünler de çokça satıldı ve Nick’in banka hesabı çok çok kabardı. Hatta Nick’in doğduğu kasabanın adının altına “Findel’in Doğduğu Yer” bile yazıldı. Nick, bunca olaydan sonra yapacağı her şeyin büyüyeceğini düşünerek parlak fikirlerinden vazgeçmeye başladı. Sessizleşti. Sınıfta var ile yok arasındaydı. Kabuğuna çekildi. Okulun son günü Nick, mektubu hatırladı ve Bayan Granger’den mektubu almaya gitti ama Bayan Granger, daha her şeyin bitmediğini belirterek mektubu vermedi. Ona ayrıca iyi bir öğrenci olduğunu, onunla her zaman gurur duyduğunu söyledi. Aradan uzun yıllar geçti. Nick, bu yıllar içinde okulda yeni ve yaratıcı şeyler yine yaptı. Yirmi bir yaşına geldiğinde Nick, zengin olduğunu öğrendi. Bu paradan annesine, babasına ve abisine yardımda bulundu. Yine o sene Nick, kapısında bir paket buldu. Pakette bir sözlük , bir not ve beşinci sınıfta üzerini imzaladığı not bulunuyordu. Yeni basım sözlükte Nick’in sözcüğü olan “findel” sözcüğü vardı. Mektubu bitirdiğinde ise aslında Bayan Granger’in o sözcüğün gelişmesinde, büyümesinde ve herkese yayılmasında kötü tarafı oynayarak büyük bit etkisi olduğunu anladı. Nick, bunun üzerine bir milyon dolarlık bir bağışla öğretmeninin adı olan Lorelei Granger Öğrenci Vakfı açtı. Nick’in öğretmenine gönderdiği kalem için de şöyle bir not yazılıydı: “Bu nesne Bayan Lorelei Granger’a aittir ve kendisi onu istediği gibi adlandırabilir.”
··
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.