Gönderi

392 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Bir kez daha kısa bir kitabın ne kadar önemli olduğunu anladım bu kitapla. 400 sayfalık kitabın 200 sayfası boş. Hani 200 sayfa yazılabilir miydi, yazılabilirdi ve çok güzel bir eser olurdu. Çok sıkılıyorsunuz cidden. Serinin ikinci kitabı bu. Hiç Jo Nesbo okumayanlar şuan için çok şanslı cidden. Çünkü bütün seri neredeyse tamamlandı. İlk kitaptan başlayıp son kitaba kadar sırayla okuyabilirsiniz. Ancak bizim için öyle olmadı. Üçüncü kitaptan başlayabildik çünkü ilk kitap olan Yarasa ve ikinci kitap olan Hamamböcekleri daha o zaman çevrilmemişlerdi. Bu çok sıkıcı bi durum. Hepsi birbirine girebiliyor kafanızda. Olaylar Norveç dışında bir coğrafyada, Tayland'da geçiyor. Bu hiç hoş değil benim için. Eğer İskandinav bir yazar okumak istiyorsam İskandinavya'da geçen bir hikaye beklerim. Zaten bunun için okumuyor muyuz? O coğrafyayı hissetmek ve daha da önemlisi sevdiğimiz için. Konu bana çok basit gibi geldi. Doyurganlık ve bunu sağlayan derinlik kitapta hissedilmiyor. Bu gece bitmesi lazım, yarına kalmaz gibisinden cümleler kurmanızı sağlayabilecek bir roman değil. Son 50 sayfa kala yazar katilin kim olduğunu açıklıyor ve bu son 50 sayfayıda katilin nasıl yakalandığını, kovalamacasını izlemek için okuyoruz. Bu da bir polisiye için eksi bir durum olsa gerek. Bence polisiye bir romanda katil yazar tarafından hiç açıklanmamalı bence.
Hamamböcekleri
HamamböcekleriJo Nesbo · Doğan Kitap · 2017706 okunma
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.