Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

296 syf.
·
Puan vermedi
TANNER KARDEŞLER Yazar: ROBERT WALSER Çeviri: CELAL ENER CAN YAYINLARI 1. BASKI TEMMUZ 2011 Aylaklık hiçbir şey yapmamak demek değil. Herhangi bir şey yapmaktan bağımsız olmak demek. FLOYD DELL. Robert Walser Karşımıza BUYRUN okuyun benim AYLAK kahramanım SİMON TANNER… Kapitalizm ve modern dünyanızın kurallarına ayak uyduramayan yada bu kurallara aykırı girişimlerin umutsuz vakası. Simon, sürdürdüğü miskin, avare hayatı, katlanılmaz bir şey gibi duyumsamaya başlamıştı. Yakında yeniden çalışması ve işe gitmesi gerektiğini hissediyordu. Çoğunluğun yaşadığı gibi yaşamanın bir anlamı var. Böyle tembel ve ayrıksı olmak beni öfkelendiriyor. Artık yemeklerden bir tat almaz oldum, gezintiler beni yoruyor; hem sıcak kır yollarında karasinekler ve atsinekleri tarafından delik deşik edilmek, köylerden geçmek, dik duvarlardan aşağıya atlamak, kayan kayaların tepesine bağdaş kurup oturmak, başını yaslamak, bir kitap okumaya başlamak ve bitirmemek, ardından güzel ama ıssız bir gölde yüzmek, yeniden giyinmek ve evin yolunu tutmak, sonra evde, aynı miskinlikle hangi bacağının üstünde duracağını ve hangi burnuyla düşüneceğini veya hangi parmağını hangi burnuna dayanacağını şaşırıp beklemek… Böyle bir hayat insanı kolayca bir sürü burun ve sahibi eder ve bütün gün on parmağını on burnuna dayamak ve düşünmek ister. Bu avare hayatın insanı aptallaştırdığı gerçeğini anlatmaya çalışıyorum yalnızca. Hayır, vicdan sıkıntısına benzer bir şey duymaya ve bunun vicdan sıkıntısıyla sınırlı kalması gerektiğini, herhangi bir şey yapmak zorunda olduğumu düşünmeye başlıyorum… Doğuştan tembel değilim ben, hayır çeşitli daireler ve noterler bana iş vermek istemedikleri için onlara ne kadar yararlı olabileceğimden habersiz oldukları için aylaklık ediyorum… Çalışmayı istemek ve önümde bir iş bulunca kapmaktan daha fazlasını beklemiyorum kendimden, çünkü işlerin böyle daha iyi yürüdüğünü görüyorum. Çünkü her şey bocalamaydı, bir çabalama ve kendini zayıf bulmaydı. Ama tatlıydı böylesi, sadece tatlı, bir parça zor ve sonra biraz hasis, biraz ikiyüzlü, sonra düzenbaz, sonra hiçbir şey, sonra tamamen aptalca; en nihayetinde herhangi bir şeyi güzel bulmak çok zorlaşıyordu, insan hiçbir şey göremiyordu bunun için, öylesine oturuyor, yürüyor, salınıyor, sürükleniyor, koşuyor ve duraksıyordu, bir parça buhara dönüşmüş oluyordu. Simon bir katip çeşitli işlerde kısa süreli çalışan yirmi yaşında bir genç adam modern hayatın aylağı; onu kullanmasını bilen herkese kendi bilgisini, gücünü, fikirlerini, hizmetlerini ve sevgisini sunmaktan çekinmeyen bir kişi parmağını kaldırır ve onu çağırıp çalıştırmak isterse, belki ağır aksak gidenler olabilir ama o bu durumda şu uluyan rüzgar gibi fırlar ve sadece rahat rahat koşabilmek için, gözünü kırpmadan tüm hatırları çiğneyip aşan, tüm dünyanın uğultsunu katar yanına, tüm hayatına. Adamın biri gelir ve derse ki: Hey sen! Gel bakalım! Sana ihtiyacım var. İş verebilirim sana! O adam onu mutlu eder.O zaman mutluluğun ne olduğunu anlar! Simon için denenmek bir zevktir.Robert Walser’in kahramanı Simon konuşurken akıcı cümleler, doğru vurgular ama olabildiğince sakin ve dostça bir tavırla konuşur her zaman…Tanner Kardeşler; en büyükleri doktor Klaus, akıl hastanesinde olan abisi Emil, öğretmen ablası Hedwing, Ressam olan Kaspar ve kahramanımız Simon. Robert Walserin yazdığı Tanner Kardeşlerin dört tanesini ve diğer karakterleri artık okuyan kitaseverlere bırakıyorum. Aylaklık, bırakın kötülüğün kaynağı olmayı, aksine tek hakiki iyidir. SOREN KIERKEGAARD
Tanner Kardeşler
Tanner KardeşlerRobert Walser · Can Yayınları · 201188 okunma
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.