Saatin önemi yok, kitap gitmişken sıcak sıcak gireyim yorumunu dedim.
Öncelikle Doppler'ın benim için değeri büyük çünkü 18 Kasım'da İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'nda olacağımı ve hiç kitap almayacağımı anlattığım bir ileti paylaşmıştım. Tayfun da - etiketleme var mı burada, varsa ben bilmiyorum 🤔- yorum yapıp belli mi olur birisi hediye eder demişti. Ertesi gün fuara gittiğimde karşılaştık, daha doğrusu beni bekliyormuş kitap hediye etmek için. Hediye kitaplardan biri de buydu. Çok şaşırdım ve çok da mutlu oldum. Buradan tekrar teşekkür ederim, mahcup oldum gerçekten.
Norveç'te yaşayan Doopler babasının ölümünden sonra bir gün bisikletle ormanda gezerken düşüyor ve kafasını vuruyor. Daha sonra bir tür aydınlanma yaşayıp ormana yerleşmesi gerektiğine karar veriyor. Sebebi ise çok net: insanları sevmiyor.
Ailesini geride bırakıp çadırını topluyor ve ormana yerleşiyor. Yalnız günler geçirirken annesini öldürdüğü yavru bir geyik ayrılmıyor bizimkinin peşinden.
İşte böyle başlıyor ve devam ediyor kitap. Ailesiyle ara sıra görüşüyor elbette, hatta daha sonra kendine - o bunu istemese de - arkadaşlar da ediniyor.
Ben kitabı sevdim, altını çizdiğim ve çoğu zaman güldüğüm çok yer oldu. Doppler dinlemesi keyif veren bir karakterdi. İnsanlar ve daha birçok şey için çıkarımlar yaptığı cümleler çoğu zaman hoşuma gitti.
Birkaç noktada fikir ayrılığına giriyoruz sadece.
Devam kitabı da varmış, okurken bana keyif veren bu değerli kitabın elbette devamını da alacağım.
Tavsiye ederim, kısa sürede bitirebileceğiniz bir kitap.