Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir şarkı hakkında iç dökülümler
İnsan. Bir hışımla atlar hayat meşgalesine. Intro'muz bebekliğimizdir. Hiçbir isteğimiz olmadan atlarız şu gariban dünya hayatına. Sonra kelimeler söylenir kulağımıza, onları öğrenmeye çalışırız. Sonra bir "ego" kısmı gelir yıllar sonra, sorgularız, ulan böyle şeyler de mi varmış yaa dediğimiz bir kısım gelir hayatımızda. İşte o zaman müziğin rengi, tadı, dokusu değişir. Sinestezik diye tanımlanmasak da öyle oluruz. Çünkü hayatı kadınlarla, müziklerle, okuduğumuz kitaplarla, felsefeyle, dinle anlamlandırmaya çalışırız. Hayat bize "All in the middle, in the middle side" der, böylece "ego"muzu hatırlamamız gerektiğini söyler. İd ve süperego bön bön bakar tabii. Ne diyor ulan bu der? Bütün her şey kalbinde der ego, "It's all in your heart" der, suratını asma der, gel kendimizle biraz şöyle çayırlara kırlara çıkalım, uzaklaş şu sanal alemden ve sanal gerçekliklerden der. "All in the middle is little thing" Bu küçük bir şey gibi görünür insanlar için. İnsanların dilinde "ego" halk onayını almış ve anlamı saptırılmış bir gerçekliktir, oysa ki insanın bütün hayat boyunca devinen sorgulamalarını içerir. "It's not in your life" süperegoya geçiş aşamasıdır. O hayat, bu hayat değil dediğimiz bir kısım gelir. Ve yine uçurumdan aşağı düşeriz. Ulan ben neyi yanlış yaptım deriz, yine bir şeyler arzularız, tutkularız. Dostoyevski dedi bunu : "Tutku, istisnai bir duygudur. Kıskançlık ise en istisnai tutkudur." İşte aşağıdaki şarkının ortasındaki elektro gitar solo kısmı hayatta kendimizi zirvede hissettiğimiz andır. İstisnalaştırdığımız kadını, hayatı bulduğumuz kısımdır. Bu sefer nakarat kısmına, yani önceden sorguladıklarımız şeylerin yerine bu sefer o kadını, o hayatı koymaya çalışırız... Peki işe yarar mı? İşte insanlık da bunun cevabını arıyor. youtube.com/watch?v=THQQqg-...
··
38 görüntüleme
İkbal Ç. okurunun profil resmi
İlk kez dinledim harikaymış
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.