Genç kız duruşunu dikleştirdi. Burnunu gururlu bir şekilde havaya kaldırmıştı. “Aramızda…” diye başladı yavaşça. “Aramızda size kırılacağım ve de sizi affetmemi gerektirecek kadar önemli bir samimiyet yok, Salih Bey! O yüzden rahat olun.” Yine özellikle sizli bizli konuşmuştu.
Salih bunu hemen fark etmişti tabii. “Kızdın ama yine de!” dedi gülümseyerek.
“Aniden bozan havaya, kırılan tırnağıma, sabah erkenden okula gidiyor oluşuma ve arabamın mazotuna sürekli gelen zamma da kızıyorum ama inan bana, bunlarla rahatça baş edebiliyorum.”