Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

204 syf.
·
Puan vermedi
Aziz Nesin ...
Adını duyunca aklıma gelen sahne hep aynı.  Tarih: 2 Temmuz 1993 Yer: Sivas, Madımak Oteli Kişiler: Ölenleri sayayım da onlar için bir kez de biz mi yanalım, yoksa otelden itfaiye aracının üstüne kendini atıp da kendisi hakkında söylenen "Asıl öldürülecek hayvan burada" sözünü işitip, "Tam kurtuluyorum derken artık Sırat Köprüsü'nde gibiydim. Devam etsem linç, geri dönsem cehennem vardı." diyen Aziz Nesin gibi bir değil binlerce kez öldürülenleri sayayım, onlara mı yanalım? Cayır cayır yanan bir otel, otelin önünde insanlıktan çıkmış azgın bir kalabalık, kalabalıktan yükselen "Aziz Nesin içeride mi, yansın kafirler" türünden yükselen kin kokulu çirkin naralar, düşündükçe hissettiğim ve burnumu sızlatan o yanık kokusu ve koca oteli küle çeviren yangından canını kurtarmaya çalışan bir avuç "insan." O kalabalıktaki herkesten daha insan olan, biri dışarıdakilerin bininden daha fazlasına bedel bir avuç can. Ve en acısı da hüznümüze sebep olan yeri asla doldurulamayacak 35 güzel insanımızın, kalmak isterken, gitmeye henüz hiç hazır değilken, ansızın korku ve gördükleri vefasızlığın acısı ile, benzin ateşinin ciğerleri yakan kokusu belki de ateşin acımasız sıcaklığı ile aramızdan zamansız ayrılışı... Benim canımı daha da çok acıtan bir sahne var ki üstad Aziz Nesin'in adını her duyduğumda gözümde canlanır. İçim bir kez daha yanar, insanlıktan utanırım. Yangını "sözde" söndürmeye çalışan itfaiye ekipleri otelin önünde beklemektedir. Nesin bir yolunu bulup can havliyle kendini itfaiye aracının üstüne atmıştır. Kurtulmuştur sözde... Bileğinden tutan itfaiye görevlisi tek bir hareketle onu aracın üzerinden kalabalığın ortasına fırlatır. Düşmüştür yere, 77 yaşında ölümünden 2 sene evvel itfaiye aracının dibinde diğer görevliler tarafından darb edilmektedir. İşte bu millet seni bu kadar anlamadı üstad! Yazık ki halimize binlerce kez yazık... Sürüklenerek yanlarına ulaştığı polisler tarafından yaralı bir şekilde kurtarılmışsa da ne fayda. O gün bir otel ve 35 insan yakılmadı, kendini kendi eliyle rezil bir şekilde yakan bir topluma şahit olundu. Ve bu ayıbın üstü hiç bir zaman kapatılamayacak... Asıl konu bu değildi, böylesine keyifli bir kitaba böyle duygusal bir inceleme yazılmaz ancak Aziz Nesin'e yaptığım ilk incelememde onunla ilgili duygularıma, hüznüme yer vermeden edemedim.  Kütüphane rafları arasında gezinirken "Sizin Memlekette Eşek Yok mu?" kitabının başlığını görür görmez yine Nesin'den taşlama ve mizah dolu, güldürürken onu anlayabilenler için düşündüren ama her halükarda bol kahkahayla dolu bir kitap olduğunu hissedip aldım elime. Haklıymışım da. Sabah başlayıp akşam bitirdim ama bir haftalık gülme kotamı da bu kitap sayesinde tamamlamışım gibi hissediyorum. :) Günümüzün mizah anlayışından pek hoşlanmadığım ve çoğu mizahşörün de küfür ve argo kullanmayı mizah zannettiğini düşündüğüm için mizahtan hoşlanmadığım bile söylenebilir. Ancak Aziz Nesin benim mizah konusunda ki tek istisnamdır. Ayrıca Türkçeyi bu denli etkili kullanabilmekte ki gücüne hayranım. Yerine göre konuşmayı öyle güzel başarıyor ki, kelimelerini kısıtlamadan, kendini kasmadan yazdığı çok belli, su gibi akıp gidiyor cümleleri. Hele ki bu eserindeki öykülerinde kullandığı yöresel ağızı okurken öyle keyif aldım ki dışımdan okuma ihtiyacı hissettim bazı yerlerde, o kadar hoşuma gitti seçtiği kelimeler. İçinde 28 kısa öyküyü barındıran ve ismini de bir öykünün başlığından alan bu kitapta beni en derinden etkileyen kısmı da paylaşmadan edemeyeceğim. Önsözden hemen sonra gelen ve "bu yazı bir öykü değildir" diyerek başladığı anısında Nesin Vakfı'nda her yılbaşı gecesi çocuklara kendi elleriyle hediyeler hazırladığından bahsediyor. Ve hediyelerin paketlerinden kısaca şöyle bahsetmiş. "Armağanların paketlenmesi için bütün yıl boy boy kutular, zarflar, güzel torbalar, renk renk çiçekli kağıtlar, yaldızlı kağıtlar, süslü püslü ipler, cicili bicili ve parlak bağlar biriktiririm. Bunların hiçbiri yeni değildir. Hepsi ya bana ya Vakf'a gönderilmiş şeylerin paketleme gereçleri olduğu için önceden kullanılmıştır. Biz onları atmayız. Üçüncü, dördüncü beşinci kez kullanılmak, sonunda kalorifer ocağında yakılmak üzere saklarız. Doğrusunu söylememiz gerekirse, bizim elimize geçen her hangi bir şeyin bizden çekeceği vardır ve elimizden kurtulması hiç de kolay değildir." Bu sözler sizin için bir anlam ifade etti mi bilmem ama ben basit bir şeyin bile mahvolana kadar kullanıldığı zamanlar gördüğüm için beni derinden etkiledi ve bir Vakf kurucusu, idarecisi değil de bir aile babası gördüm sanki bu sözlerde ve bu yaşam şeklinde.  Ön yargısız, anlayarak, anlamlandırarak yaşamanız, okumanız dileklerimle, keyifli okumalar...
Sizin Memlekette Eşek Yok mu?
Sizin Memlekette Eşek Yok mu?Aziz Nesin · Doğan Kitap · 20113,716 okunma
··
100 görüntüleme
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Evet, gene güzel ve hatta güzelden de öte bir Aziz Nesin incelemesi okudum akşamın bu güzel vakti diyebilirim. Kalemine, emeğine ve hatta yüreğine, cesaretine binlerce kez sağlık diyeceğim Retro!!! Yazdıkların, yazdıkların ile en azından bana o günü tekrar hatırlattın ve gerçekten de insan olan o günü hatırladığında bir kez daha yanar. Yanmaz ise eğer, işte o zaman ben o kişinin hem insanlığından hem de vicdanından şüphe duyarım. Gitmiş 35 can ve ama amalar ile hala haklı görme çabaları içerisinde bir gayret seni bastırabilir miyim içerisine girenleri görüyorum, bu konu her daim öne geldiğinde ya da bir yerde konu olduğunda. Önce insan olmayı ve insan olduktan sonra da anlaşarak konuşmayı, dinlemeyi öğrenemediğimiz sürece bizden, bizden gerçekten bir halt olmaz. Neyse, biraz daha devam edersem el frenimin halatı kopacak ve ben yokuş aşağı gideceğim gibi görünüyor. İyisi mi ben sana tekrarından bir teşekkür edeyim ve neden bu güzel incelemeye bir Allah'ın kulu yorum yapmadı, kafamı ona yorayım?! Oysa ne kadar da emek kokan ve bir o kadar da güzel olan bir inceme. Hem de Aziz Nesin ya!!! Neredesiniz millet???
Büşra T. okurunun profil resmi
Beğenmene sevindim, birazcık kendimi, derdimi, o günü, Nesin'i ve eserini anlatabildiysem ne mutlu bana. Tüm bunları aslında kendime anlattım başta, kitabın son sayfasını da okuyup kapağını kapattıktan sonra izlediğim onlarca video, onlarca haber, onlarca belgesel canlandı gözümün önünde; kendi kendime konuştum, kızdım, hiddetlendim, üzüldüm vs... Sonra yazmaya karar verdim, Nesin'in kitabının okundu olarak kalmasına gönlüm el vermedi, ne düşündüysem inceleme kısmında yazıya dökmeye çalıştım. Dediğin gibi daha söylenecek, konuşulacak, sorgulanacak çok fazla şey var da, o gün kılını kıpırdamayan bu milletten bugün açıkçası çok fazla şey beklemiyorum ben. O yüzden el frenlerimizin halatını koparmadan, sakinlikle sağırlaşmamış, körleşmemiş beyinlere elimizden geldiğince anlaşılır şekilde anlatmaya çalışalım. Bu yakışır bize. Ben teşekkür ederim vaktini ayırıp okuma nezaketinde bulunduğun için.
2 sonraki yanıtı göster
Ferah okurunun profil resmi
Aziz Nesin de size Madımak utancını hatırlatmış, Behçet Aysan 'ın şiir kitabında bana yansıyanlar gibi. Yüreğinize sağlık.
Büşra T. okurunun profil resmi
Evet, farkettim bunu. Behçet Aysan, Metin Altıok ve daha nice isimler... Üzerinden bir asır da geçse nefes aldığım sürece aynı utanca sebep olacak, olmazsa kendimden utanırım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.