Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

111 syf.
9/10 puan verdi
Yabancı
Camus'un "saçma" dünyasının bize yansıyan derin anlamı karşısında Mösyö Meursault ile aynı saçmalıklara inanmaktan kaynaklı kendimi bulduğum bir eser. Sizi içerisine çekecek olan bir ruh hali taşıyan kitap bunu olay, kurgu ve herhangi edebî nitelikten çok Meursault'nun hayata bakışı ile yapar. Anneniz ölse nasıl bir tepki verirdiniz? Kitap bununla başlar. " Bugün annem öldü, belki de dün bilmiyorum. " İnsanda yaptığı çağrışımlar kişiden kişiye değişse de ilk izlenimim annesi ile arası çok iyi olmayan biriydi bunu ilerleyen kısımlarda daha net bir şekilde öğreniyoruz. Normal bir tepki nedir bu duruma karşı? Nedir normal olan? Herhangi bir anlam verdiğimiz durumların anlamı her halükarda geçerli midir? Meursault bizlere tepkileriyle, hareketleriyle, düşünceleriyle yabancı bir karakter. Annesinin cenazesinin ertesi günü bir kadınla tanışıp onunla sinemaya gider ama kadına karşı  düşüncelerinde bile toplum çerçevesinin dışındadır. Yinede nesnelliği ile her birimizden daha dürüsttür hayata karşı. Suskun ve altta yatan acı hissi kitap boyunca sarar adeta kalbinizi. Kurduğu arkadaşlıklardaki karşı tarafa yardımcı olan ama hiçbir his taşımayan halinin yanında onu özgür bırakmayan karmaşık düşüncelerini bilmek onunla arkadaş olma isteği veriyor insana. Lakin hiç kolay bir arkadaşlık olmayacağı çok aşikardır Mösyö Meursault ile:) İkinci kısım ise işlediği bir suç yüzünden hapiste geçen süresini anlatır bizlere. Onun yerine kendimi koyduğum zaman kaygı, korku ve kurtulma isteğiyle elimden gelen her şeyi yapacağımı düşünürken, o seyrin akışı içinde çabalamaz. Savcı ile konuşmasında bile bir şey kanıtlama derdinde değildir sadece olan cevabı verir. En etkilendiğim yerlerden biri de mahkemede hakkında hüküm verirlerken düşünceleriydi. O durumdayken ölecek miyim kalacak mıyım diye düşünmekten başka birşey düşünmesinin imkanı yokken o savcının onu anlatırkenki ruh halini inceler, kendisi hakkında her şeyi bildiği sanan adama karşı derin bir ilgi gösterir. Son karar onun ölümünedir. Ceza nedir peki? O insanın bir hakkı daha olmayacak mıdır hiç? Bir insan bir insan için bu kararı verebilmeye yetkili midir? Kitapta " İşin aslının, mahkuma bir şans vermek olduğunu fark etmiştim. Binde bir şans, birçok şeyi düzeltmeye yeterliydi. Örneğin hastayı (hasta, diye düşünüyordum), onda dokuz ihtimalle öldürecek olan bir kimyasal bileşim bulunabilirdi. Fakat mahkum bunu bilecekti, şart bu olacaktı. Çünkü iyice düşününce ve olayları soğukkanlılıkla irdeleyince görüyordum ki, giyotin bıçağının kusuru, şansa hiç mi hiç yer bırakmamasıydı. ...cezanın kusurlu tarafı işte buydu." kısmı adaletli bir ceza doğrultusunda çok ama çok şey öğretiyordu. Bir hücrede kendiyle beraberken annesini hatırlar ve onun "Annem hep insanın tam anlamıyla mutsuz olamayacağını söylerdi. Gökyüzü renklenip de yeni bir gün hücreme sızdığı zaman, ona hak veriyordum."  düşünceleri derin bir iz bırakır ölüme gitmeye ramak kalmış bir insanın son halleri olarak. Meursault hakkında düşüncelerini anlatmadan konuşmak çok zor zira anlatırken paragraf paragraf alıntı ile ancak düşüncelerinin bir kısmı aktarılabiliyor. En zorlandığım inceleme oldu sanırım çünkü hissedilebilen ama anlatması zor olan bir kitaptı bana göre. Ama ne olursa olsun kesinlikle okunmalı. Albert Camus'un saçma felsefesinin hayat bulmuş halidir Mösyö Meursault. Güzel okumalar dilerim...
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,3bin okunma
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.