Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

132 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
BİR BALIK TUTTUM, ONU OKYANUSA SAKLADIM
Bende ayrı hikayeleri olan kitaplarla bağım diğerlerine nazaran biraz daha güçlü olmuştur hep. Bu kitap da öyle bir kitap, yazarından, içindekilerden bağımsız olarak hayatıma çok önceleri girmiş bir kitap. Çocukken kardeşimle izlediğimiz bir dizi vardı, yaş ortalamalarınız nasıldır bilmem ama çoğunuz bilirsiniz Selena'yı. Çocukken haftanın bir günü televizyonun karşısında yere yastıklarımızı atıp izlediğimiz dizilerden. Bir televizyon dizisinden nasıl olacakta kitaba düşecek yolum değil mi? İşte bu kitap o dizideki Selin karakterinin huzurevinde yaşayan Servet Amca'ya okuduğu kitaptı. Evet pek iyi olmayan hafızama rağmen bu detayları hatırlıyorum çünkü benim için büyüleyici bir şeydi. Etrafındaki büyüklerinin elinde hiç kitap görmemiş bir çocuk, yaşlı bir amcaya kitap okunmasından etkilenmişti ve ta o zaman söz vermişti, kimseye değil yine kendine, bir gün bu kitabı bir huzurevinde ya da kendisine kitap okunmasından hoşnut olan ve gözleri buna izin vermeyen birilerine okuyacaktı. Yıllar sonra bu kitap bana hediye geldi ve henüz çocukluk planımın yarısı gerçekleşti, şimdi sıra diğer yarısında, kitap okunacak teyzeler, amcalar arama kısmında, sonra mı sonrasında çocuk Gülfe'nin bir hayali daha gerçeğe dönecek. Kitaptan bağımsız gelişen bu kısımdan sonra kitaba dönecek olursam, düz cümlelerle kitabı beğendim demekle yetinemeyeceğim arkadaşlar, hissettiklerim buna izin vermiyor. Ben hayatımda hiç balığa gitmedim, balık nasıl tutulur, pazardaki tezgaha nasıl gelir bilmedim, ve araştırmadım da hiç. Kitabı okurken ilk kez balığa çıkmış gibi hissettim, haberdar olmadığım zorlu bir yolculuğa. Bir balığı tutmanın günler sürebileceğini asla tahmin edemezdim, emek her yerde elbette ama ihtiyar balıkçının günler süren emeğinin her anına şahit olmuş gibi hissediyorum. Elini ip kesiyor, denize batırıyor, işte o an kesik yaraya değen tuz acısını hissediyorum, canavarları öldürüşüne tanık oluyor, kırılan kemik seslerini işitiyorum, öyle ki çiğ yediği balıklardan midem bulanıyor ara ara. Ama en çok hayranlık duyuyorum ihtiyara. Ellerindeki çizgileri sayıyorum, bu eller kaç balık tuttu bilmiyorum. O yaşta o çetin mücadelede asla pes etmeyişini alkışlıyorum. Henüz yirmilerinde yaşlılık vakitlerinden çekinen bu gence ilham oluyor, büyük bir ders veriyor hatta. Ve sana çocuk, sana minnettarım, sadakatin en güzel halini bize gösterdiğin için. Gün doğmadan koşa koşa ihtiyarın yanına geldiğin, yokluğundan emin olduğun yemeklerin varlığına ihtiyarla birlikte ortak olduğun için. Sevdiklerimizden aldığımız en büyük destek bu değil midir zaten? Aynı umutlara beraber inanmak, çocuk ihtiyara inanıyor, o büyük balığı tutacağına, bunu başaracağına inanıyor. Okurken ben de inanıyorum ihtiyara, balığa çıktığında çocuk onunla değilken yanındaki çocuk oluveriyorum. İhtiyar balıkçının serüveni bitince, her sabah balığa çıkıyor, gün içinde aslında bir canavarın peşine düşüyor, sonra onu diğer canavarlardan korumak istiyor, bazı umutlanıyor bazı pes ediyor, sonra güneş batıyor da akşam olup eve yorgun argın dönüyor gibi hissediyorum. İşte tüm bunlardan sonra diyor ki balıkçı, okuyamadığım gazeteleri getirin bana. Umudun peşini bırakmadan, rastgele dostlar.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202332bin okunma
·
4 görüntüleme
Gülfe okurunun profil resmi
Böyle bir güzellik bırakıyorum,, vimeo.com/39473645
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.