Wittgenstein'ın dile dair fikirlerini ne ben buraya ne de yazar Pierre Hadot 117 sayfaya sığdırabilir. Lakin kitaptaki düşünceye bakacak olursak Wittgenstein'ın felsefede filozofların düştüğü örümcek ağı üzerine biraz düşünebiliriz diye düşünüyorum.
Wittgenstein filozofların genelde anlamı bilinmeyen kavramlar kullanıp halktan anlaşılmayı bekledikleri lakin sonuç olarak iki tarafında kaybeden tarafta olduğuna vurgu yapıyor. Filozofun kaybı halk tarafından anlaşılamamak, halkın kaybı ise filozofların fikirleriyle tanışamamak. Onun için Wittgenstein, " Felsefenin amacı düşüncelerin mantıken aydınlatılmasıdır. Felsefe bir öğretim değil, bir etkinliktir. Felsefi bir eser o halde aslen ' açıklamalardan' oluşur. Felsefenin neticesi, 'felsefi önermeler' değil, önermelerin aydınlatılmasıdır. Felsefe, başka türlü bulanık ve karmaşık olacak düşünceleri açık kılmalı ve kesinlik ile sınırlamalıdır." diyor. Burada Ockhamlı William'ı da anmadan edemiyor. Ochamlı William'ın Usturası, eğer belirli bir fenomeni açıklayan iki rakip teori varsa, bunlardan daha basit olan tercih edilmelidir anlamı taşımaktadır. Buradan da basit olanın yani halkın gündelik hayatta kullandığı dil kullanılmalıdır anlamını çıkarabiliriz. Lakin bence filozofun veya bilim insanının anlaşılmak için halkın seviyesine inmesi pek olağan değildir gerek kavramsal dilin sınırları gereksede bazı tanımlamalara denk gelecek kavramların filozoflara ait olmasından dolayı. En doğru yol denge bir noktada iki kesimin buluşmasıdır gerek halk gereksede filozof veya bilim insanının dilinde tavizler vermesidir. Bazı kavramların sınırlarını konuyu açıklamadan önce, başlangıçta, çizmek en doğru olacaktır. Misal doğru-gerçek, zaman-süre, etik-ahlak...gibi kavramların sınırları başlangıçta çizilmelidir.
Wittgenstein kullandığı dile baktığımızda ise maalesef eleştirdiği dil yanlışına kendisi düşmekte ve çoğu kimsenin anlayamacağı bir dil kullanmaktadır. Aslında en büyük hata eleştirilerimizi karşı tarafa yönelik yapıp kendimizi o çemberin dışında görmemizdir. Onun için eleştiri esnasında kendimizi çemberin içine sokmalı çoğu zaman aynada kendimizede yöneltmeliyiz eleştiriyi.
Kitapla kalın.