İntihardan kurtulan sonrasında hafızasını kaybetmiş bir adam. Öncesiz bir adam Boratin. Kitap bize Yeniçağ insanın anlam arayışını daha ziyade çırpınışını gösteriyor. İçimizdeki Boratin'e sesleniyor.
Aynaya baktığımızda kendimize yabancılaşan bakışlarımıza sesleniyor. Dünü unutup Yarını hiç düşünmeden sadece anı kurtarma gayretimizi bize sorgulatıyor.
Neden ölmeyi istedin Boratin.
Kurtulmuş olman bir ceza mı?
Yoksa geçmişinin izlerinin silinmesi bir lütuf mu?
Eşyalarda, dokunduğun duvarlarda geçmişin anlarını hatırlama gayreti. Aidiyetini hissetmek istediğin güvenli bir liman arayışı.
Kabına sığamama, geçmişini, gölgeni bulma arzusu... Bir yandan da getireceği karanlıklardan korkmak.
Kitap baş karakter Boratin'in monologlarıyla bizleri de ciddi sorgulamalara tabii tutuyor. Uğruna ölünecek neler var şu hayatta? Ya da neden yaşamalıyız? Bizi hayata tutunduran şey ne? Tanrı bağlamından koparılmış bir hümanist yaşantı bizim çıkmazlarımızı çözer mi? yoksa daha ciddi açmazlara mı sokar?
Her ne kadar farklı yaşam tarzlarımız olsa da seni çok sevdim Boratin.