Giyilen, Giydirilen Cübbeler ve HayatlarHayatlar birbirine neden sonuç ilişkisi ile bağlı olan
anlaşılması zahmetli hülyalardır, desem herhalde
benim için tokmaklarınızı kaldırmazsınız. Sherlock dizisinde
şöyle bir ifade geçiyordu;
"Hayatın sana ait değil, ellerini hayatından çek!"
bu ifade üzerine çok düşünmüştüm. Gerçekten bizim hayatımız olarak kabul edebileceğimiz
bir hayat var, ancak bu hayatı biz oluşturmuyoruz sadece oluşturulan hayata müdahil oluyoruz...
Düşünsenize refah düzeyi zengin bir ülkede doğduğunuzu veya sefaletle boğuşan başka bir ülkede
doğduğunuzu;
şimdi söyler misiniz bana, bebekliğiniz, çocukluğunuz, gençliğiniz kısacası hayatınız
aynı mı geçecek bu iki durumdan bağımsız olarak,
kişiliğiniz benzer mi olacak?
Ki bununla kalmayıp cinsiyetiniz, uzuvlarınızın tamlığı ve işlevlesliğini de eklersek bu listeye
hayatımızın bize ait olmadığı çok daha net olarak ortaya çıkmış olacak...
Ama toplumdaki yerimiz ve "bizi biz yapmayan" liste bununla da yetinmez
düşünsenize bir PİÇ olarak dünyaya geldiğinizi...
tam alnınızın ortasında kocaman bir damga PİÇ
siz ağzınızla kuş tutsanız dahi
zihinlerden o imajı silemezsiniz... Toplumun az bilmişleri ve çok bilmiş kaynakları,
o küçük bedenleri gühanın bir elçisi olarak kabul eder
ve her insanı hatalarında bunları alınlarına yapıştırırlar...
Yani hayat bazen siz doğmadan ve bazen de doğumunuzdan sonra
sizin için bir "çile programı"nı başlatır
ya kabul edersiniz bu programı, efendi efendi çilenizi çekersiniz
ya da isyan eder fizik kurallarını hiçe sayarsınız...
(Bunun adı da tercihinizdir)
Tabii asıl anlatmak istediğim "Değer Yargıları"nın insanlara çektirdikleri:
İyi ve kötü?
kime göre, neye göre ve hangi zamanda?
Hani bazen şöyle bir söz kullanılır
"Yaşanmadan bilinmez" diye
işte iyi ve kötünün tanımını "yaşamayanlar" tanımlar
ve toplum da artık kolları sıvazlayıp gerekeni zevkle yapar!
Şimdi bir örnek vereyim,
diyelim, siz açlıktan ölmek üzeresiniz
ve toplumu inşa eden "namuslu" insanlar yanınızdan, sizi adeta cansız bir varlık yerine
koyarak, geçip giderler bu durum devam ederken "namussuz" bir insan elinizden tutup
karnınızı doyurup size yer temin eder ve hayata tutunmanızı sağlar
ve size karşı asla hainlik yapmaz... ancak bu iyiliğin karşılığında da sizi, toplumun
kabul etmediği kötü işlerde kullanır...
şimdi bu hikayenin kahramanı olarak size,
iyi ve kötü insanı gösterin deseler
acaba hangisini
hangi sıfatla gösterirdiniz?
Eserde
küçük bir yüreğin dikenli hayat hikayesine şahit olacaksınız
okurken belki merak edersiniz (Toplumun kabul ettiği) kötü insanlar yanında iyi insanlar da, var mıdır?
Bu küçük kahramanımızın hikayesi acı sonla mı bitecek
yoksa ölmeden o da güneşli günlere şahit mi olacak?
Suçlar cezasız mı kalacak?
Ya da karşılığını bulacak mı?
ve belki farklı bir çıkarım olarak "kötü insanlar da acıyı hisseder mi?
ayrıca son olarak namus cübbesini giymek
namuslu mu yapar?
sorularına cevaplar almaya uğraşacaksınız...