Gönderi

‘‘İşte tam bu noktada dostum, tüm bilincimi işin içine soktum. Gelecek için çalışmak, dedim kendi kendime, iyi bir şey; başkalarının özgürlüğü için çalışmak adil. Ama... peki ya ben? Benim de bir önemim yok mu? Eğer bir Hristiyan olsaydım, komşumun mutluluğu için sevinçle çalışırdım, çünkü Tanrı tarafından mükafatlandırılırdım; ama eğer Hristiyan olsaydım, anarşist olmazdım, çünkü o zaman bu pek meşhur toplumsal eşitsizliklerin bizim kısacık ömrümüzde hiç önemi olmazdı. Bunlar yalnızca birer sınav olurdu ve ödülü de sonsuz yaşamda bulunurdu. Ama ben Hristiyan değildim, o gün olmadığım gibi bugün de değilim. Bunun üzerine kendi kendime sordum: Tüm bu olup bitenler içinde, ben kendimi kimin için feda edeceğim? Daha da kötüsü, niçin feda edeceğim? Kuşku duyduğum anlar oldu, ne saklayayım! Ben materyalistim, diye kendi kendime tekrarlıyordum. Tek bir yaşamım var, o da bu. Tüm bu propaganda ve toplumsal eşitsizlik hikayelerinden bana ne! Güzel vakit geçirebilirdim ve tüm bu karmakarışık şeyleri kafaya takmadan yaşamdan zevk alabilirdim. Elinde tek bir yaşam olan, sonsuz yaşama inanmayan, Doğa’nın yasasından başka yasa kabul etmeyen ve doğal olmadığı için devlete karşı duran, doğal olmadığı için evliliğe karşı duran, doğal olmadığı için paraya karşı duran, kısacası, doğal olmadıkları için tüm bu kurgulara karşı duran bir insan, özgecilik ve kendini başkaları için feda etmek de doğal değilken niçin kalkıp da özgecilik ve başkaları ya da insanlık için kendini feda etme zihniyetini savunsun ki? Evet, bana evlenmek için Portekizli olmak için, zengin ya da yoksul olmak için doğulmadığını kanıtlayan bu mantık, dayanışma içinde olmak için de doğulmadığını, kişinin yalnızca kendisi olması için doğulduğunu kanıtlamaktadır. Dolayısıyla, özgeci ve dayanışmacı varlığın tersi, yani sadece bencil biridir insan.’’
2 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.