Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’ndayken Erzincan Rus askerleri tarafından tehdit altında. Bir tarafta Ermeni çeteleri var, bir tarafta Rus askerleri.
Bu kötü zamanlarda bir tarafta Şerife Ebe ikiz torunlarını korumak zorunda diğer tarafta Leman annesiyle birlikte kendini bakmak zorunda.
Rus askerlerinin evlerine gelmesi üzerine Leman’la Lijin’in aşkı başlıyor. Kötülükler ne Leman’la Lijin’i ne de Şerife’nin torunlarının peşini bırakmıyor.
Kitabı okurken Erzincan’da yaşanan dehşet içimin acımasına sebep olurken Leman’ın kalbindeki sevgi umut vaat ediciydi. Tüm kötülüklere rağmen güzel bir şeyler olur düşüncesiyle okudum kitabı.
Kitap bence Erzincan’ın işgali, Ermeni çetelerinin zulmünden de çok savaşa girmiş insanların ne kadar değişeceğini gösteriyordu. Savaşın insanları ne kadar katı kalpli, kötü düşünceli kişilere dönüştüğünü bir güzel anlatmıştı.
Kitap çok akıcıydı. Çok beğenerek okudum. Sonunu ilk başta okuduğumda çok mantıksız ve ürkünç gelmiş olsa da bence yazar tam da bunu, savaşın katı kalpliliğini anlatmak istemişti.