Kitapta, yazarın bir kısmının kurgu olduğunu ilan ettiği, bir çok lüzumsuz bilgi mevcut. Dolayısıyla kitabı okurken kendinizi, İstanbul’daki doğaüstü yaratıklara ait tevatürlerden hangilerinin gerçekten var olduğunu, hangilerinin yazarın hayalgücünün eseri olduğunu merak ederken bulabilirsiniz.
Ana kahramanımızı bazı hikayelerde kaybetsek de, zamanda yolculuk edebilmek için zekice bir yöntem kullanıldığını kabul etmek lazım. Anlatımı akıcı buldum, özellikle yeniçeri hikayesi ilgili dönemin gözümde canlanmasını sağladı ve beni dönemin gündelik hayatına dair daha çok okuma yapmaya heveslendirdi. Kalemine sağlık Halil Babilli...