sanırım herkes
sizin gibi düşündüğü için icat etmişler bu giyotin denilen aleti.
Oysa ben o sırada ne düşünüyordum biliyor musunuz: ya daha
kötüyse böylesi?Yani ölümün çabukluğu daha fazla acı veriyorsa?
Gülünç bulabilirsiniz bu düşüncemi, vahşice de bulabilirsiniz,
ama işte . . . şöyle etraflıca düşünecek olursanız insanın aklına
böyle şeyler de geliyor. işkence edilen bir adamı düşünün; her
yanı yara bere içinde, bedeni acıyla kıvranıyor . . . bütün bu bedensel
acılar, onun ruhsal acı duymasını engeller; yani sonuçta, ölüm
gelip her şeye nokta koyana dek yalnızca yaralarından berelerinden
acı duyarsın.Oysa, kimbilir, esas acı, insana en acı veren acı
yara bereden değil de, az sonra öleceğini bilmekten kaynaklanan acıdır. Az sonra: bir saat, on dakika, yanın dakika sonra, işte şimdi,
şu anda, ruh bedenden uçacak ve senin bir insan olarak varlığın
sona erecek, et yığınına dönüşeceksin ... ve bu kesinlikle böyle
olacak; burada en önemli olan bu kesinlikledir. Kafanı kütüğe,
bıçağın altına koydun ve bıçağın yukardan aşağı inerken çıkardığı
hışırtıyı duyuyorsun; işte bu bir saniye bile sürmeyen andır en
korkunç an. Bütün bunlar benim hayalgücümün ürunü değil, pek
çok kişi böyle düşünüyor. Buna öyle yürekten inanıyorum ki, size
ne düşündüğümü apaçık söyleyeceğim: öldürmenin cezası olarak
öldürmede, işlenen suçla karşılaştınlamayacak ölçüde ağır bir
cezalandırma söz konusudur. Adli yargılama sonucu öldürmek,
eşkıya tarafından öldürülmekten çok daha korkunçtur. Haydutlann
geceleyin ormanda yakalayıp da boğazına bıçak dayadıkları
biri, son ana dek kurtulmayı umabilir. Boğazı kesildiği halde hala
kurtulmayı umanlara, bu haldeyken kaçmaya çalışanlara, yalvarıp
yakaranlara dair pek çok örnek vardır.Burda ise, ölümü belki on
kez daha kolaylaştırabilecek olan o son umut, şu meşum kesinlikle
elinden alınıyor. Burda bir hüküm var ve kesinlikle bu hükümden
kaçış, kurtuluş yok. Dünyada bundan daha büyük bir acı olabilir
mi? Savaşta bir askeri alın ve bir topun namlusunun ağzına getirip
tetiği çekin. Kendisine ateş edilen ana dek bir umudu olacaktır askerin;
oysa aynı askere ölüme hüküm giydiğini bildirin -kesinlikle-,
ya çıldıracak ya ağlayacaktır. insanoğlu çıldırmadan dayanabilir
mi böyle bir şeye? Niçin bu aşağılama, bu boş, çirkin, gereksiz
vahşet? Kimbilir, dünyada yüzüne ölüm hükmü okunup işkencesi
başlatılan, sonra da bağışlandın, gidebilirsin denen bir adam vardır
ve o adam bize anlatabilir burda neler duyulduğunu.lsa bile
sözünü etmiştir bu korkunç işkencenin. Hayır, insana reva görülemez
bu!