Kitaba başlamadan önce oluşan iktisadi ve siyasi önyargıları bir kenara bırakma cesaretine girmek belki de kitabın tamamını okuyunca asıl cesaretin nerde olması gerektiğini bize gösterecektir. Dünya devletleri üzerinde bu kadar hakim olan ekonomik tetikçi kavramı bize aslında dünya düzeninin hiç de haber bültenlerinde gösterildiği kadar basit(!) olmadığını anlatır. Olayın yazarı olan kahramanımız işte tam bir ekonomik tetikçidir. Cüzdanı ve vicdanı arasında kalan bir ekonomik tetikçi. Her ne kadar kitabın hatrı sayılır kısımlarında bize bu durumdan çok hoşnut olmadığını söylese de bu benim için tamamen bir vicdan rahatlatma tekniğidir diyebilirim. Üstelik kitabın sonlarında bize tavsiye üzerine yapılması gerekenleri söylüyor olması da bu tekniğin bir devamı niteliğindedir diye düşünüyorum. Özetleyecek olursak olayların arka planını, bilinmezliklerini gün yüzüne çıkaran okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Tabii kitap bitince insan kendine şu soruyu sormadan edemiyor. Devlet başkanları büyük şirketlerin desteği ile mi seçiliyor?